Yaklaşık 2 aydır Golf 1.4 TSI BMT 125 PS DSG highline aracımı kullanıyorum. Daha önceki aracım 2008 model Toyota 1.6 Elegant Avensis’ti. Onu da sıfır olarak almıştım. O aracı alırken aile olarak üç kişiydik. Şimdi Golf’ü alırken ise aile birey sayısı beşti. D segmenti sayılabilecek bir araç kullanan birisi olarak aile kişi sayısı da arttığı halde niye golf aldım? Kasasının ağırlığını taşımakta nazlanan 1.6 atmosferik motorun da etkisiyle yaklaşık iki yıldır Avensis’in giderek hantallaştığını, kullanımının eziyet vermeye başladığını hissediyordum. Daha küçük, manevra kabiliyeti daha yüksek ve özellikle oturduğumuz sitede araç kalabalığından dolayı park etme ve park edilen yerden çıkma konusunda daha rahat bir araç düşünmeye başladım. Daha öncesinde hiç aklıma gelmeyen Golf’ü biraz araştırınca golf ile aramdaki “platonik aşk” başlamış oldu. Artık Golf veya Golf’e benzer her arabaya bakıyor, golf sahiplerine imreniyordum. 70-80 bloklu koca sitede hangi apartmanın önünde hangi Golf’ün olduğunu ezberlemiştim. Özellikle pasifik mavi ve tungsten grisi Golflerin olduğu yol güzergâhına yolumu uzatmak pahasına sık sık gider olmuştum. Neyse çevremdekilerin “bu arabaya sığmazsınız, küçük gelir” eleştirilerine kulak tıkayarak pasifik mavi Golf’ü aldım.
Aracın özelliklerini, konforunu, kullanım kolaylığını vs. zaten bu forumdakiler tarafından biliniyor. İzlenim olarak söyleyebileceklerim; Golf’ü her geçen gün daha çok sever oldum. Önceki araç zamanında işe servisle gidip geldiğim için hafta içinde zaten pek araç kullanmıyordum. Hafta sonlarında ailenin gezme isteklerine araç kullanmak eziyet gibi geldiği için karşı çıkar, kısa mesafelerde yürümeyi ve yürütmeyi tercih ederdim. Şimdi ise, bir fırsat doğsa da aracı kullansam diye can atıyorum. Hiç gereksiz yollara düşer oldum . Hatta bazen kendi kendime, ‘bu aracı bu kadar sevmemek lazım, başına bir şey gelecek’ diye düşünüyorum.
Golf’ün beni hayal kırıklığına uğrattığı tek husus, ses sistemidir. 8 hoparlörlü Avensis’in tınılarındaki güzellik ne yazık ki Golf’te yok, sesler daha kuru ve metal hisli. Tiz ve bas ayarıyla biraz düzelme olduysa da, Avensis’teki sesi arıyorum. Sırf bu yüzden Avensis’te sıklıkla dinlediğim müzikleri moralim bozulmasın diye Golf’te dinlemez oldum. Bu nokta hariç Golf her şeyiyle çok güzel bir araç ve böyle bir araca sahip olduğum için mutluyum.
Aracın özelliklerini, konforunu, kullanım kolaylığını vs. zaten bu forumdakiler tarafından biliniyor. İzlenim olarak söyleyebileceklerim; Golf’ü her geçen gün daha çok sever oldum. Önceki araç zamanında işe servisle gidip geldiğim için hafta içinde zaten pek araç kullanmıyordum. Hafta sonlarında ailenin gezme isteklerine araç kullanmak eziyet gibi geldiği için karşı çıkar, kısa mesafelerde yürümeyi ve yürütmeyi tercih ederdim. Şimdi ise, bir fırsat doğsa da aracı kullansam diye can atıyorum. Hiç gereksiz yollara düşer oldum . Hatta bazen kendi kendime, ‘bu aracı bu kadar sevmemek lazım, başına bir şey gelecek’ diye düşünüyorum.
Golf’ün beni hayal kırıklığına uğrattığı tek husus, ses sistemidir. 8 hoparlörlü Avensis’in tınılarındaki güzellik ne yazık ki Golf’te yok, sesler daha kuru ve metal hisli. Tiz ve bas ayarıyla biraz düzelme olduysa da, Avensis’teki sesi arıyorum. Sırf bu yüzden Avensis’te sıklıkla dinlediğim müzikleri moralim bozulmasın diye Golf’te dinlemez oldum. Bu nokta hariç Golf her şeyiyle çok güzel bir araç ve böyle bir araca sahip olduğum için mutluyum.