enesdemiray
Üye
Bu gün, yıllardır hayalini kurduğum B8 R-Line projesini gerçekleştirmiş bulunuyorum. Sevincimi ve merak edenler için de detaylı bilgi ve nacizane tecrübelerimi burada paylaşmak istedim. Biraz uzun bir yazı olucak, şimdiden belirteyim.
Öncelikle çok uzun ve çetrefilli bir süreç oldu. Bu kadar zor olacağını tahmin etmemiştim. Dönüşüm için 3-4 yer gezdim ama pek tatmin olamadım. Herkes olumlu yönlerinden bahsetti ama olumsuzluklardan bahseden çok az oldu. Sora sora, araştıra araştıra bazı şeyleri öğrendim. Örnek vermek gerekirse; piyasada satılan tüm r-line tamponlar Çin malıymış. Taiwan olayı yalanmış. Çin malı olarak birinci ve ikinci kalite ürünler varmış. Gittiğim yerin birisinde piyasadaki r-line tamponlarının hiçbirinde far yıkama çalıştığında far yıkama kapağının yerine düzgün bir şekilde oturmadığını söyledi. Bunun yüzünden kapakları tıraşlama işlemi yapıyolarmış. Öyle olunca da kapakların boyutları küçülüyo ve kötü bir görüntü meydana geliyo. Bu kapak sorunu, üstüne bir de yan marşpiyellerin silikonla yapıştırılıp önden ve arkadan akıllı vida atılması, piyasada yan sanayi olarak hiç bir şekilde r-line difüzörün bulunmaması(her yer for motion difüzörü, r-line diye takıyor bilginize).. Bu olumsuzluklar beni biraz tedirgin etti. Ya dört dörtlük olacak, ya da hiç bulaşmayayım kafasındaydım. Bu tür şeylerden dolayı dışarda yaptırmaktan vazgeçtim. Bir yerde yaptıracaktım ama işin içine işçilik ücreti girince maliyet gerçekten aşırı derece de artmıştı(işçilik ücretinin neden bu kadar fazla olduğunu iş bittikten sonra anladım
). Babamı da biraz sıkıştırarak, bu işi kendimiz yapmaya ikna ettim.
İlk olarak r-line difüzör ve r-line marşpiyellerin servis fiyatını öğrendim; 3.270+4.400 lira boyasız olarak. Fiyatları öğrendikten sonra moraller bozuldu. Nasıl indirimli alabilirim, kredi kartına taksit imkanlarına falan baktım. Bakım haricinde hiçbir şekilde aksesuar ürünlerine indirim yapmadıklarını söylediler.
Tabi ki yılmadım. Çıkmacıları aradım tek tek. Bu iki parça hiçbir çıkmacıda yoktu. Daha sonra sarı siteden pert araçlara baktım ve bizim aracın renginde pert bir r-line buldum. Hemen aradım ve kendi tamponumu komple onlara verip onlardaki r-line difüzörlü tamponu ve r-line marşpiyelleri üzerine bir miktar para vererek aldım. Neden tamponunu değiştirdin diye soracaklar için; bana sadece difüzör lazımdı ama difüzörü tampondan ayırabilmek için arka tampondaki nikelajların sökülmesi gerekiyo. Aşırı derecede tırnak mevcut. Çok meşakatli bir iş. Oradaki adamlara parasını versen bile onunla uğraşmaz. Biz de komple değiştirdik zamandan kazandık.
Bu iki parçayı hallettikten sonra sıra ön tampona geldi. Kime sorarsam sorayım herkes kendi malını övüyo ve kesinlikle a kalite/taiwan malı olduğunu söylüyo. Ama taiwan tamponlarda şu şu sıkıntılar olduğunu söyleyince de doğrudur diyolar. Tatmin olamayınca, yine çıkmacıları aradım. Dolu bir şekilde r-line tampon yok. Olanların da parçaları eksik, tırnakları kırık, işlem görmüş boş tamponlar. Eksik parçaları alsan dolu tampon parası ediyo. Ondan da vazgeçtim. Bir haftalık arayış sonucunda çok güvendiğim birisiyle iletişime geçtim ve sağolsun bana sattığı r-line tamponun tüm detaylarını anlattı, özel video çekti tüm detaylarını ve her türlü garantisini de verdi(boya tutma garantisi dahil). İspanya'dan getirtmiş. Hatta dediği çıkmazsa tamponu hediye edeceğini söyledi ve kendisinden tamponu aldım. Gerçekten de dediği gibi çıktı. Çamurluk birleşim yeri, kromları her şeyi oturdu. Bir ara tamponu orjinal sandım. Çünkü tamponun içindeki parçalarda, parça kodları yazıyodu. Piyasadaki diğer tamponlara nazaran kalitesi çok iyiydi. Büyük gün gelmişti. Tamponumuz ve ön panjurumuz sorunsuz şekilde gelmişti.
Arka difüzörü taktıktan 10 gün sonra, ön tamponu babamla birlikte söküp, yeni tamponu taktık. Gerçekten çok meşakatli bir iş. Nasıl anlatsam bilemiyorum, yaşayıp görmek lazım. Plastik tutmaktan parmaklarım sızlıyo hala. Aracınızda far yıkama varsa işiniz iyice zorlaşıyo. Tamponu tutan 10-12 adet diş var. Çamurluk kısımları kolay ama panjur altındaki dişliler çok sıkıntılı. Arabalarda zamanla sıcak-soğuk yiye yiye bazı plastik aksamları ister istemez kendi kendine mukavemetini kaybedebiliyo. Araç kazasız olmasına rağmen, panjurun altında kalan tamponun bir kaç dişinde çatlaklar mevcuttu. Tamponu indirdikten sonra içindeki park sensörlerini, ısı sensörünü, sis farlarını, far yıkama motorlarını ve tesisatını söktük. Bu tesisatları tutan sekmanları ve dişlileri de söküp yeni tampona aktardık. Tüm parçalar aktarıldıktan sonra yeni tamponu yerine taktık. Yaklaşık 3 saatimizi aldı. Bu tür işlerde gerçekten büyük bir emek var. Buna benzer işler için ustalara gittiğimizde bize göre yüksek ücretler talep ediliyo ama gerçekten de o ücretleri istemelerinin çok normal olduğunu anladım. Bundan sonra benden 1000 lira isteseler bu tarzlar için, normal karşılarım. Sonuç bu şekilde. Fotoğrafta babam; bizi ne işe bulaştırdın derken
Çamurluklardaki vidaları ve tampon alt korumasındaki vidaları sökerken.
Park sensörleri ve far yıkama tesisatı braketlerinden ayrılırken.
Ve tampon komple ayrıldı, içindeki sekmanlar söküldü yeni tampona aktarıldı.
Tüm tesisatlar, yeni tampona aktarılırken.
Tamponu yerine takarken, tampon alt muhafazasını takmayı unuttuk. Tampon takıldıktan sonra muhafazayı takmak bayağı zor oldu.
Tampon takıldıktan sonra son kontroller yapılıyo.
Tamponu taktıktan sonra İstanbul uzun bir soğuk hafta geçirdi. Bunun yüzünden son aşama olan marşpiyel değişimini sıcak havalarda yapmak için erteledik. Çünkü soğuk havalarda marşpiyellerin tırnaklarının kırılma riski oldukça yüksekti. Havalar normale dönünce marşpiyelleri de kazasız bir şekilde söktük.
Marşpiyeller çıkarıldıktan sonra geride kalan toz ve pislikler temizlendi.
R-line marşpiyeller üzerindeki çift taraflı bantlar temizlendi.
Temizlenen bantlardan sonra, yeni bantlar çekildi.
Ve bu işlem de tamamlandı.
Bu da bayağı zorladı. Yavaş yavaş söktük. Bu kaporta işlerinde arabaya biraz sert davranmak lazım yoksa bazı işler o kırılacak, bu kırılacak diye yapılamıyo. Her şey tamamlandıktan sonra karşısına geçip doya doya izledim. Şu an iki eksik kaldı; krom ayna kapakları ve logolar. Hava biraz soğuk olduğu için aynayı çıkartmaya korktuk. Hava biraz daha ısınınca onu da halledicez.
Bu gün 28 Şubat. Güneşi görünce dayanamadım ve krom ayna kapakları ve çamurluk logolarını takalım dedik. Hava 8-10 derece civarındaydı. Biz ne olur ne olmaz diye aynayı ve kapağını sökerken içini ısıttık gevşemesi için. Aynayı sökerken babam vakumlu öpücükle kendine doğru çekti, ben de üst kısmından iki tane trim sökme aparatıyla dışarı doğru ittirdim ve tırnaklarından kutuldu. Sonra içeri kısımda 2 vida ve 2 tırnak var. Vida ve tırnakları da hallettikten sonra kapağı çıkartıp, aynı şekilde yeni kapaklarımızın montajını sağladık. Ve çamurluk logolarının orjinalleri gelene kadar çakmalarıyla idare etmek için onları da taktım. Sonunda büyük dönüşüm bitmiş oldu.
Bu işte en büyük destekçim olan babama teşekkürler.
Öncelikle çok uzun ve çetrefilli bir süreç oldu. Bu kadar zor olacağını tahmin etmemiştim. Dönüşüm için 3-4 yer gezdim ama pek tatmin olamadım. Herkes olumlu yönlerinden bahsetti ama olumsuzluklardan bahseden çok az oldu. Sora sora, araştıra araştıra bazı şeyleri öğrendim. Örnek vermek gerekirse; piyasada satılan tüm r-line tamponlar Çin malıymış. Taiwan olayı yalanmış. Çin malı olarak birinci ve ikinci kalite ürünler varmış. Gittiğim yerin birisinde piyasadaki r-line tamponlarının hiçbirinde far yıkama çalıştığında far yıkama kapağının yerine düzgün bir şekilde oturmadığını söyledi. Bunun yüzünden kapakları tıraşlama işlemi yapıyolarmış. Öyle olunca da kapakların boyutları küçülüyo ve kötü bir görüntü meydana geliyo. Bu kapak sorunu, üstüne bir de yan marşpiyellerin silikonla yapıştırılıp önden ve arkadan akıllı vida atılması, piyasada yan sanayi olarak hiç bir şekilde r-line difüzörün bulunmaması(her yer for motion difüzörü, r-line diye takıyor bilginize).. Bu olumsuzluklar beni biraz tedirgin etti. Ya dört dörtlük olacak, ya da hiç bulaşmayayım kafasındaydım. Bu tür şeylerden dolayı dışarda yaptırmaktan vazgeçtim. Bir yerde yaptıracaktım ama işin içine işçilik ücreti girince maliyet gerçekten aşırı derece de artmıştı(işçilik ücretinin neden bu kadar fazla olduğunu iş bittikten sonra anladım
). Babamı da biraz sıkıştırarak, bu işi kendimiz yapmaya ikna ettim.İlk olarak r-line difüzör ve r-line marşpiyellerin servis fiyatını öğrendim; 3.270+4.400 lira boyasız olarak. Fiyatları öğrendikten sonra moraller bozuldu. Nasıl indirimli alabilirim, kredi kartına taksit imkanlarına falan baktım. Bakım haricinde hiçbir şekilde aksesuar ürünlerine indirim yapmadıklarını söylediler.
Tabi ki yılmadım. Çıkmacıları aradım tek tek. Bu iki parça hiçbir çıkmacıda yoktu. Daha sonra sarı siteden pert araçlara baktım ve bizim aracın renginde pert bir r-line buldum. Hemen aradım ve kendi tamponumu komple onlara verip onlardaki r-line difüzörlü tamponu ve r-line marşpiyelleri üzerine bir miktar para vererek aldım. Neden tamponunu değiştirdin diye soracaklar için; bana sadece difüzör lazımdı ama difüzörü tampondan ayırabilmek için arka tampondaki nikelajların sökülmesi gerekiyo. Aşırı derecede tırnak mevcut. Çok meşakatli bir iş. Oradaki adamlara parasını versen bile onunla uğraşmaz. Biz de komple değiştirdik zamandan kazandık.
Bu iki parçayı hallettikten sonra sıra ön tampona geldi. Kime sorarsam sorayım herkes kendi malını övüyo ve kesinlikle a kalite/taiwan malı olduğunu söylüyo. Ama taiwan tamponlarda şu şu sıkıntılar olduğunu söyleyince de doğrudur diyolar. Tatmin olamayınca, yine çıkmacıları aradım. Dolu bir şekilde r-line tampon yok. Olanların da parçaları eksik, tırnakları kırık, işlem görmüş boş tamponlar. Eksik parçaları alsan dolu tampon parası ediyo. Ondan da vazgeçtim. Bir haftalık arayış sonucunda çok güvendiğim birisiyle iletişime geçtim ve sağolsun bana sattığı r-line tamponun tüm detaylarını anlattı, özel video çekti tüm detaylarını ve her türlü garantisini de verdi(boya tutma garantisi dahil). İspanya'dan getirtmiş. Hatta dediği çıkmazsa tamponu hediye edeceğini söyledi ve kendisinden tamponu aldım. Gerçekten de dediği gibi çıktı. Çamurluk birleşim yeri, kromları her şeyi oturdu. Bir ara tamponu orjinal sandım. Çünkü tamponun içindeki parçalarda, parça kodları yazıyodu. Piyasadaki diğer tamponlara nazaran kalitesi çok iyiydi. Büyük gün gelmişti. Tamponumuz ve ön panjurumuz sorunsuz şekilde gelmişti.
Arka difüzörü taktıktan 10 gün sonra, ön tamponu babamla birlikte söküp, yeni tamponu taktık. Gerçekten çok meşakatli bir iş. Nasıl anlatsam bilemiyorum, yaşayıp görmek lazım. Plastik tutmaktan parmaklarım sızlıyo hala. Aracınızda far yıkama varsa işiniz iyice zorlaşıyo. Tamponu tutan 10-12 adet diş var. Çamurluk kısımları kolay ama panjur altındaki dişliler çok sıkıntılı. Arabalarda zamanla sıcak-soğuk yiye yiye bazı plastik aksamları ister istemez kendi kendine mukavemetini kaybedebiliyo. Araç kazasız olmasına rağmen, panjurun altında kalan tamponun bir kaç dişinde çatlaklar mevcuttu. Tamponu indirdikten sonra içindeki park sensörlerini, ısı sensörünü, sis farlarını, far yıkama motorlarını ve tesisatını söktük. Bu tesisatları tutan sekmanları ve dişlileri de söküp yeni tampona aktardık. Tüm parçalar aktarıldıktan sonra yeni tamponu yerine taktık. Yaklaşık 3 saatimizi aldı. Bu tür işlerde gerçekten büyük bir emek var. Buna benzer işler için ustalara gittiğimizde bize göre yüksek ücretler talep ediliyo ama gerçekten de o ücretleri istemelerinin çok normal olduğunu anladım. Bundan sonra benden 1000 lira isteseler bu tarzlar için, normal karşılarım. Sonuç bu şekilde. Fotoğrafta babam; bizi ne işe bulaştırdın derken
Çamurluklardaki vidaları ve tampon alt korumasındaki vidaları sökerken.
Park sensörleri ve far yıkama tesisatı braketlerinden ayrılırken.
Ve tampon komple ayrıldı, içindeki sekmanlar söküldü yeni tampona aktarıldı.
Tüm tesisatlar, yeni tampona aktarılırken.
Tamponu yerine takarken, tampon alt muhafazasını takmayı unuttuk. Tampon takıldıktan sonra muhafazayı takmak bayağı zor oldu.
Tampon takıldıktan sonra son kontroller yapılıyo.
Tamponu taktıktan sonra İstanbul uzun bir soğuk hafta geçirdi. Bunun yüzünden son aşama olan marşpiyel değişimini sıcak havalarda yapmak için erteledik. Çünkü soğuk havalarda marşpiyellerin tırnaklarının kırılma riski oldukça yüksekti. Havalar normale dönünce marşpiyelleri de kazasız bir şekilde söktük.
Marşpiyeller çıkarıldıktan sonra geride kalan toz ve pislikler temizlendi.
R-line marşpiyeller üzerindeki çift taraflı bantlar temizlendi.
Temizlenen bantlardan sonra, yeni bantlar çekildi.
Ve bu işlem de tamamlandı.
Bu da bayağı zorladı. Yavaş yavaş söktük. Bu kaporta işlerinde arabaya biraz sert davranmak lazım yoksa bazı işler o kırılacak, bu kırılacak diye yapılamıyo. Her şey tamamlandıktan sonra karşısına geçip doya doya izledim. Şu an iki eksik kaldı; krom ayna kapakları ve logolar. Hava biraz soğuk olduğu için aynayı çıkartmaya korktuk. Hava biraz daha ısınınca onu da halledicez.
Bu gün 28 Şubat. Güneşi görünce dayanamadım ve krom ayna kapakları ve çamurluk logolarını takalım dedik. Hava 8-10 derece civarındaydı. Biz ne olur ne olmaz diye aynayı ve kapağını sökerken içini ısıttık gevşemesi için. Aynayı sökerken babam vakumlu öpücükle kendine doğru çekti, ben de üst kısmından iki tane trim sökme aparatıyla dışarı doğru ittirdim ve tırnaklarından kutuldu. Sonra içeri kısımda 2 vida ve 2 tırnak var. Vida ve tırnakları da hallettikten sonra kapağı çıkartıp, aynı şekilde yeni kapaklarımızın montajını sağladık. Ve çamurluk logolarının orjinalleri gelene kadar çakmalarıyla idare etmek için onları da taktım. Sonunda büyük dönüşüm bitmiş oldu.
Bu işte en büyük destekçim olan babama teşekkürler.
Moderatör tarafında düzenlendi:
