Güzel İzmir


magic

Katılımcı Üye
 
Katılım
1 Eki 2015
Mesajlar
943
Tepkime puanı
10
İsim
Emre
Güzel İzmir,

Ben bu şehre aşığım galiba, şehir merkezinde hiç yaşamadım(henüz), hep sahil beldelerinde tatillerde tanımaya çalıştım, çoğu istanbullu gibi benim de emeklilik planlarımın ortasında bu kent var…

4 sene önceydi, güzel İzmir’in güzel ilçelerinde, kasabalarında, küçük otellerinde konaklayıp uzun bir gezi yapmıştık… ertesi sene aynı programı bir daha yaptık...

Önce Sığacık, “yavaş şehir” (Citta Slow) Seferihisar’ın muhteşem bir mahallesi… ama ne mahalle, gidip görmeyeniniz varsa mutlaka gitsin, burası bir nevi aile diye yazıyorum, yoksa kimseye bahsetmem, ne kadar az kişi bilirse o kadar iyi, dolmasın oralar, gidip görürlerse oraları da alırlar elimizden… tarihe meraklıysanız teos antik kenti var içinde, hala çalışmalar sürüyor kazdıkça yeni bölümlere ulaşılıyor… denizi soğuk, iyi ki soğuk, (bizim) didim’in denizi sıcak da ne fayda, adım atacak yer yok!

Sonra Seferihisar, huzur tek kelimeyle, denizin ortasından kaynak suyu çıktığı için temmuzun ortasında bile çivi gibi, burada insan yaşlanmaz…

Sonra Foça, o nasıl bir koy, nasıl bir güzellik, ya Eski Foça, gördüğüm anda vurulmuştum, beni orada bıraksınlar hiç dönmeyeyim doğduğum şehre demiştim…

Çeşme…alaçatı…. Gez gez bitmez…

Bilmediğim nereler vardır... belki İzmir’li dostlar anlatırlar…

Kimbilir belki bir gün oralarda yaşamaya başlarız... planlarımıza ışık tutarlar… ;)

 
Moderatör tarafında düzenlendi:
@magic Keşke imkan olsada emeklilik dönemi değil de mümkün olan en kısa zamanda İzmir olsa ikametgahımız. Ömrümüzün ne kadar uzayacağı üzerine sayfalarca yazı yazılabilir. Çok özel ve güzel bilgiler vermişsiniz hocam. İzmir' li dostların katılımlarını ilgiyle takip edeceğim bende.

 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Kullanmakta olduğum Golfü teslim aldığım şehir. Antidepresan etkisi yaratan güzelliğe sahip çeşmeye doyamadım. Murat Abi ile görüşmüştük.

1vdkyD.jpg


 
@magic Hocam, umarım hedeflerinize ulaşır, düşünceleriniz değişmez ve ileride İzmir'e gelip yerleşirsiniz. Güzel İzmir'imizin yüreği, vicdanı güzel insanları Sizler gibi değerli dostlar, değerli insanlarla çok daha güzel olacak, çok daha fazla değer kazanacaktır, buna eminim.

Güzel anılarınızı tazelemek, geleceğiniz hakkındaki kararınızı pekiştirmek amacıyla, çektiğim iki "Balkondan Foça manzarası" ve bir de " Foça'da günbatımı" fotoğrafımı Sizlerle paylaşmak istedim.

Saygılar...

image.jpeg

image.jpeg

image.jpeg

 
Böyle güze bir konu açılmışken aklıma geldi, sizlerle de paylaşmak istedim.
Dost muhabbetlerinde hep konuşulur ya İzmir' in insanı bile bir farklı diye, tam da böyle bir olay geldi başıma. Geçen yaz yakın bir arkadaşımın düğünü için İzmir' e gittim. Düğün çıkışı 2 araba eve dönüş yolunda İzmir'e gelmişken midye yemeden dönmeyelim dedik. Midyeleri aldık, düğün evine dönerken iki sokak arkada arabaları sağa çekip, bagaj kapaklarının üzerini masa yapmak suretiyle soframızı kurduk. Saat 01:00 civarı,her ne kadar fazla patırtı gürültü çıkartmamaya dikkat etsekte kalabalık olmamızdan mütevellit ses düzeyimizde normalin üzeri bir durum söz konusu olmuştur. Tam bu sırada üst katlardan bir teyze bize seslendi. Kendi kendimi insanlara rahatsızlık verdik galiba şeklinde azar işitmeye hazırlarkan teyze ne dese beğenirsiniz? " Gençler afiyet olsun, elleriniz yağlanmıştır, alın şu peçeteleri de arabalarınıza temiz temiz binin.Haydi iyi geceler ! " 
Güzel ülkemin her köşesinde insanlar tepkilerini farklı şekillerde ifade ediyor. Oysa hepimiz için gereken karşılıklı anlayış, sevgi ve saygı. Belki bizim gecenin o saatinde gerçekten sessiz sedasız kendi halimizde eğlenmemiz, belki de gençlik günlerine bir özlem ile söyledi Teyze  bunları. Ancak ne olursa olsun, İzmir insanı ikliminden mi desem, havasından suyundan mı desem bir başka oluyor :)  

 
@magic Hocam, umarım hedeflerinize ulaşır, düşünceleriniz değişmez ve ileride İzmir'e gelip yerleşirsiniz. Güzel İzmir'imizin yüreği, vicdanı güzel insanları Sizler gibi değerli dostlar, değerli insanlarla çok daha güzel olacak, çok daha fazla değer kazanacaktır, buna eminim.

Güzel anılarınızı tazelemek, geleceğiniz hakkındaki kararınızı pekiştirmek amacıyla, çektiğim iki "Balkondan Foça manzarası" ve bir de " Foça'da günbatımı" fotoğrafımı Sizlerle paylaşmak istedim.

Saygılar...
Hasan hocam, teşekkür ederim, bütün güzel sözlerinizi aynen siz de kabul edin...

Foça'da öğretmen evinde kalmıştık, manzara bu sizin gönderdiğinizdi, biraz dingin biraz mahzun bir havası var, sanki güzelliğinden utanır gibi... siz hangi semttesiniz? yazlıktan ziyade izmir'in içinde oturmak isterim ben, imkan olsa bir sitede mesela, sonra istediğinde her yer yarım saat/1 saat zaten... siz ne önerirsiniz izmir'e yerleşmek isteyene? yazlık yerlerde mi yoksa merkezde mi?

 
Balıklıova'da balık yemenizi tavsiye ederim :) İzmir ile sormak istedikleriniz olursa zevkle cevaplarım, iş nedeni ile İstanbul'da yaşamaktayım fakat ailem orada yaşıyor ve her ay 1 kez İzmir'e gidip geliyorum. 

 
@magic Hocam, samimiyetiniz, olumlu bakış açınız için Ben de çok teşekkür ediyorum Size.

Karşıyaka'nın Bostanlı semtinde ikamet ediyorum, Yapımı devam eden Çanakkale otobanından yaz-kış 45 dakikada Foçadayım. Birşey halledip dönmek için tek gideceksem İZBAN'ı kullandığım da oluyor bazen, oldukça rahat ve kullanışlı çünkü.

Eğer yokuşu sevmiyorsanız, "sahile yürüyüş mesafesinde olayım, sabahları sahil koşu/yürüyüş yolunda ter atayım, akşamları yine yürüyüş mesafesinde, mesela rakı-balık yapacak nezih restoranlardan yararlanayım" diyorsanız, geceleri modern bir turistik kıyı kasabasına dönüşen Bostanlı'yı ileride yerleşebileceğiniz bir seçenek olarak önerebilirim. Düşündüğünüz gibi özel site içinde ev seçenekleri de şu an için bol miktarda mevcut buralarda, özellikle Bostanlı-Çiğli arasında.

Ama tabii o yıllarda Bostanlı ne durumda olur bilemiyorum, umarım şu halinden kötüye değil de çok daha iyiye gider. Şimdilik tek sıkıntımız tramvay yapımı nedeniyle bazı caddeleri kullanamıyor olmamamız, ama bitince süper olacak gibi duruyor. Özellikle tüm Körfez'i (Bostanlı-Karşıyaka-Alaybey-Bayraklı-Alsancak-Konak-Karantina-Göztepe-Güzelyalı-İnciraltı) çevrelediğinde çok işlevsel olacağı kesin.

Saygılar...

 
Ben de Sigacik'a Aci Ask dizinde asik oldum. Ben de ileride Rabbim nasip ederse Izmir'li olcaklardanim. Allah herkese gonlunden geceni nasip etsin.

By me

 
Sevgili Hasan kardeşim,

internete görsellere bostanlı yazdım, hakikaten güzel memleket sizinkisi, İstanbul'un sahilini aratmaz...

deniz olmayan yerde yaşayamam herhalde ben, yani zor olur, burda da haftada bir/iki, yazın nerdeyse hergün mutlaka sahile giderim, o denizi göreceğim mutlaka, çocukluğum yazları 90 gün yalova'da geçti, o zamanlar yunus gibi yüzerdik bütün gün... şimdi tatile gittiğimde bir girer çıkarım ama seyretmek hala bir tutku benim için, şimdilerde en mutlu olduğum an suadiyede beltur'da kahvemi içerken denizi seyrettiğim an... kış güneşi... martılar... dalgaların sesi... daha ne ister insan hayattan?

bostanlı'yı yazdım aklıma, kim bilir belki komşu oluruz, sizler gibi insanlarla komşu olmak da o kenti yaşanılır kılmaz mı zaten?

@HaK

 
Değerli Üstadım; @magic

İzmir büyük şehirdir... Büyük bir emekli şehridir. Hatta ve hatta dar gelirliler için biçilmiş kaftandır cümlesindeki kaftan kelimesi zenginliği çağrıştıracağı için cümlemi cümle içerisinde düzelterek söylemeliyim ki en yaşanılası şehirdir. Nedeni basit: toplasanız üç ay kış olan ve üç aylık kışının sadece 15-20 günü sıfırın altındaki değerlere sahip olan iklimiyle ısınmak derdi en az şehirdir.

Haaa sıcaktır klima lazım gelir diye de düşünmeyin sakın... Akşamları saat 22'den sonra esen serin meltem eviniz Güney cephe değilse sizi hayli hayli serinletir...

Bunca yıl büyükşehrin kahrını çekip artık ruhunuza huzur bulduracaksanız. Aradığınız huzur için doğru adres sanırım şehrin dışında Çeşme'de Dalyan'da, Ildırı'da Seferihisar'da veya bilimum deniz gören ama ayağınızın toprağa temas edebileceği yerlerdir... Belki küçük bir köy belki de herkesten uzakta bir kasaba...

Ekmek elden değilse de su gölden değilse de artezyenden olabilir bu durumda.. Bitmek tükenmek bilmeyen çevre vergisi, katı atık bedeli, ve benzeri bilimum büyük şehirde yaşanmanın cezası yerine geçecek kefaretleri yeterince ödemiş olduğunuzu düşünüyorum ben.. bırakın ödemek isteyen veya ödemesi gerekenler ödemeye devam etsinler..

Olmazsa olmaz... kendi artezyeniniz olmalı.. Evinizin kendinize ait bahçesi. 

Bakçenize ekeceğiniz her nevi ot ve domates, salatalık veya biberler sabah kahvaltınızda, öğle veya ennn geç akşama size katılacaklar nasıl olsa.. yaprakların üzerinde uyularken üzerindeki çiği yorgan yapıp uyurlarken yakalayıp getirin sofranıza.. Emin olun sizi mutlu edecektir her parçası, her lokması bedeninizle hemhâl olduğunda.

Bahçesine ekecekleriniz en az üç kez hasat verir demektir..

Limon-Ağacı.jpg

Bir limon ağacı dikin bahçesine sonra delice olsun gövdesi ve aşısı yedi veren olsun ama..  buram buram limon kokar bahçeniz.. ve yapacağınız limonataya da ana malzeme olur.. hem siz hem Misafirlerimiz çocukluklarından kalma o özledikleri tadı bulup da elinde olmadan gülümseyecekler daha ilk yudumda..

cherrys.jpg

Kiraz da olur belki... Çiçekleri her nisan ayında pembe beyaz açar da sizi aşık eder hayata.. Asla yiyebileceğiniz kadar az değildir dallarından fışkıran kirazlar.. Yerlere kadar eğilip siz toplayasınız diye kolaylığın âlâsını yapıp bir de o kadar fazlasını kendi başınıza yiyemeyeceğiniz için komşuların sofralarında komşuluğu besleme işlevini de yerine getirmektedir.

2282-leylaakar-yaban-hayat-8789-950px.jpg

ağaçlarınızın dallarına konsa konsa İzmir'de konabilir yalı çapkını... İnsanın renklerine bakınca seyre hayran hayran daldığı binbir renkli cennet kaçkını görünümlü bu kuş, bu topraklara özgüdür çünkü.

ve bir kaç tavuğunuz olmalı.. atık yok edici ve doğal öğütücüler sayesinde çöp taşımayacaksınız çöp kutusuna.. Çer çöp, ve domateslerin biberlerin sapları dahil ne bulurlarsa sızlanmadan yer bitirir ve size ayrıca yem zahmeti de vermezler .... Çünkü ne taşınacak çöpünüz ne de taşıyacak çöpünüz olmayacak yakında kokusu burnunuzun direğini kıran.. Çöp şehirlerin artığıdır.. ve bizler de şehirlerde tükettiğimiz ömürlerimizin arta kalanı kadarız... Mecburiyetler değil bilinçli tercihler ve özgür seçimlerimizdir bizi biz yapan.. Bilinçli tercihlerimiz ve özgür seçimlerimizse ne yazık ki müstesna anlardır şehrin her yanımızı kuşatan mecburiyetlerinden arta kalan..  Ne kadarını seçebildik ki Allah aşkına ve ne kadarına özgür olduk da bunu hissederek kadar verdik? Şehir mecburiyetler toplamıdır. hayatta kalmak için inandığımız pek çok kandırmacanın karekökü ve sevda, dostluk ya da aşktan geriye kalan...

AKAY-GARDEN-RESORT_6071.jpgÇeşme-Ildır-Erythrai-107--533x400.jpg

O güzelim bahçede bir gölgelik olmalı.. Reçineli Çam ağacından ve buram buram kokan bir pergule, çardak ve gölgelik olmalı işte bu gölgeyi gölge yapan kırmızı ve pembe arsız begonviller olmalı. Renkleri ruhu çoşturmalı, böylesi beyaz ve kırmızı nasıl olur diye şaşırtmalı her görüşte gözlerimizi..

Akşam üzeri sessizliği dinlerken uzaktan veya yakından bitip tükenmeyen dalgaların sesleri zihninizi temizlemeli..  Şu meşhur beyaz gürültü gibi arıtmalı kulaklarımızdan girip ruhumuza ulaşmalı.  Dilerseniz ve severseniz açık pencereden kanun taksimli Türk sanat müziği nağmeleri  ister  Sezen Aksu çalsın " Kalbim Egede Kaldı " yı söylesin.

Ecnebiler der hani; güzel bir söz oyunu vardır bunda: geçmişi geçmişte bırak  yaşandı bitti; gelecek henüz yaşanmadı ve bilinemez, bu yüzden fazla da dert etmeye değmez; şimdinin tadını çıkar çünkü adı üstünde "present" yani hediyedir diye.. 

Küllen yalan, hepsi kandırmaca...

İnsan yaşlanmalı... istemese de yaşlanacak zaten.. ama bugün, dünün hediyesi midir? Yoksa milyarlarca imkansızın bir araya gelerek mümkün olanın en mükemmelini oluşturdukları kaderin kurgusu..

Bir bedeldir ödediğimiz gençliğimiz bu günlere ve hatta herkesin atlatmak zorunda kaldığı bir hastalık.. Kimilerinde seker bırakır bu hastalık kimilerini de öldürmeyen her şey gibi güçlendirir; ama kimileri yazıktır ki orada ilk tattığı lezzetlerde takılı kalır.

 Hatırlanacak anıları yoksa o hayat güzel midir sadece anlardan yaşanan? An'dan ibaret bir hayat bizi hafızasızlaştırmakta, değerli olabilecek tüm her şeyi değersizleştirmekte değil midir? 

Akşam üstü zihninizin bir kenarı öğrenilmiş çaresizliğinizin kurbanı olan tarafınız halen şehirde şu anda yaşıyor olsam ne yapıyor olurdum diyerek bulunduğunuz o güzellikleri fark etmeyerek uzaklara dalıp gidecek..  Siz onu daldığı yerden çıkartıp evlerine dönerken o yorgun argın insanlar tükettikleri nice beyhude günden birini daha tüketmiş olmanın gururu ve tükenen günün hatalarından bir gün olduğu gerçeğini unutmak isteğinden de uzaklaştırıp oraya getirin..

İyisi mi beyaz yasemin de ekin siz begonvillerin arasına.. Gösterişten uzak o beyaz çiçeklerin ne denli yüksek bir notada koku yayabildiklerine bakarak tıpkı inception daki fırdöndüye bakıp gerçek hayatta olduğunu anlamasına benzer nirengi noktası oluşturursunuz o kokuyla.. Gerçeğin kokusu diyelim buna.. Begonviller ne güzel de olsalar kokmaz tıpkı mavi yaseminler gibi... Ama en gösterişsizi en güzel kokanıdır doğada.. Arıları ve envayi tür böcekleri  cezbetmenin başka yolu kalmayınca.. Sizin Yasemininiz  sizin nirengi noktanız olsun hayallerde yaşamadığınızın kanıtı; yaşam kanıtı hatta.

 İnsan beyninde hafıza merkezimize en yakın duyumuz olmasına bağlı olarak bir koku en güçlü zaman makinesidir. alıp götürür bizi o anda çocukluğumuza ve gittiğimiz kadar hızlı geri getirir "gerçek hayat" bizi tuttuğu gibi kulağımızdan.. 

Yasemin kokusu hafızanızda geçmişe değil de bugüne ve şimdiye kodlamalı bizi.. Şimdiyi geçmişle bir arada dostça yaşamalı, anılara dala çıka yalı çapkını sesiyle kimi zaman kimi zaman da yasemin kokusuyla şimdiye dönmeli..

O güzelim gölgelikte Bir masa üç sandalye olmalı.. Reçineli Çam ağacından yapılan pergulede, çardak ve gölgelikte gölge yapan kırmızı ve pembe arsız begonviller olmalı.

8630230.jpg

Bir masaya üç bardak... Artık ne bardağı siz karar verin...

Biri siz..

Biri eşiniz..

diğeri çoktaaan kanatlanıp uçan evlat için değil de..

Kapınızdan geçen Tanrı misafirine..

0001-2000x925.jpg

 
Moderatör tarafında düzenlendi:
muhteşem, tek kelimeyle muhteşem, zaten yeterince betimleyip beni alıp oralara götürdüğü yetmemiş bir de fotoğraflar seçip yapıştırmış...

eline sağlık...

2 kere okudum cevap yazamadım, 3.yü okurken çayımı yudumluyordum, geldi bir şeyler, yazacağım...

@silvershadow

 
şehirde yaşarken yaptığım belli, sabah uyandığım anda bir program, sürüyor gece yattığım ana…

sanki bir robot gibi, bir koltukta oturuyorum çoğunlukla...

büyük ofisler, 3 oda bir salon evler ama kullandığım alan 1-2 metrekare, küçük bir masa,

ruhumu terbiye(!) etmeyi öğrendim ama vücudum çok tepkili bu duruma...

sağlık elden gidecek sonra pişman olsan ne fayda,

işten çıkıp yürüyorum, egzos kokuyor ama ulaşıyorum hergün 7000 adıma…

şimdi bir süredir bende bir umut, iyi ki burdayım golftutkusu’nda,

bir golf’üm olacak dedim ama mavi mutlaka...

sonra izmir’de bir evim, yakın olsun murat’a,

akşam olunca dostlar gelecek çıkarayım mezeleri masaya

7 bardak lazım, 3’ü bize, 3’ü murat’a 1’ide tanrı misafiri yoldan geçen şu yaşlı adama...

“şimdi”yi yaşamalı haklısın, sanki neden geldik bu hayata?

bu gerçek mi diye sorarsam, fırdöndüm mavilikler olsun, bırakayım kendimi o serin sulara…

 

şehirde yaşarken yaptığım belli, sabah uyandığım anda bir program, sürüyor gece yattığım ana…

sanki bir robot gibi, bir koltukta oturuyorum çoğunlukla...

büyük ofisler, 3 oda bir salon evler ama kullandığım alan 1-2 metrekare, küçük bir masa,

ruhumu terbiye(!) etmeyi öğrendim ama vücudum çok tepkili bu duruma...

sağlık elden gidecek sonra pişman olsan ne fayda,

işten çıkıp yürüyorum, egzos kokuyor ama ulaşıyorum hergün 7000 adıma…

şimdi bir süredir bende bir umut, iyi ki burdayım golftutkusu’nda,

bir golf’üm olacak dedim ama mavi mutlaka...

sonra izmir’de bir evim, yakın olsun murat’a,

akşam olunca dostlar gelecek çıkarayım mezeleri masaya

7 bardak lazım, 3’ü bize, 3’ü murat’a 1’ide tanrı misafiri yoldan geçen şu yaşlı adama...

“şimdi”yi yaşamalı haklısın, sanki neden geldik bu hayata?

bu gerçek mi diye sorarsam, fırdöndüm mavilikler olsun, bırakayım kendimi o serin sulara…
Kıymetli Üstadım;

Hakkını vermeli diye sabırla bekledim nicedir.

Zihnimde yazdım yavaş yavaş satırları..  Acelesiz

Omurgasını çattım yelkenini diktim ama pupa yelken olması için rüzgâr lazım... sadece zaman ve mekan yetmez..

Sonunda o esintiyle süzüle süzüle yola koyuldu... Menzili yüreklerin derinleridir... Yolu uzundur, hani bütün yollar gibi de uzun.... kısadır lâkin,  hayat kadar..kısa 

İşte o rüzgâr, işte o esinti esin perilerinin işi... ona ne akıl erer ne de sır.. sadece beklersin..

İşte o gemi menzile varmışsa...

Yüreğindeki yağmuru bırakıp da giden bir bulut kadar hafif ve özgürdür artık...

ve

üzerine düşünülen her kelimesinin taşıyabileceği kadar ağır ve yüklüdür artık, ama en güzel yük ,yüreğin taşıyabileceği anlamla yüklü...

Ne mutlu değil mi bana?

 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Geri
Üst Alt