GTI, BMW M 135i'ye karşı...


silvershadow

Emekli
Katılım
6 May 2015
Mesajlar
8,996
Tepkime puanı
1,342
İsim
Murat İNCİ
İngilizlerin meşhuuuur bir otomobil programı var 1988'den beridir devam eden ve o sırada 21. sezonu yayınlanan:TOP GEAR.

Hatta otomobil tutkunları aynı isimle çıkan aylık otomobil dergisinden de aşinadırlar bu isme..

Jeremy Charles Robert Clarkson asıl ismi olan İngiliz asilzadesi,lütuf buyurmuş ve ismini Jeremy Clarkson olarak kısaltılmasını ihsan etmiştir bizlere. Yanındaki birisi pişekar kıvamında yine İngiliz aksanlı test pilotu Richard Hammond ile  en tumturaklı esprilerin sahibi James May'in yardımcı sunucu olarak  programa renk, espri ve bakış açısı farklılığı katmaktadırlar.

İşte bu programın 5. bölümünde Sefa Hocamın sözlerine kanıt ve kaynak gösterilebilecek testler yapılmıştır.

Bir vicdan yoksunluğu örneği olarak BMW M 135i ile Golf GTI karşılaştırılmakta...

Aslında sadece segmentleri benzer olan, başka da hiçbir şekilde karşılaştırılması mümkün olmayan bu iki araçtan nedendir bilinmez  BMW'nin dengi olabilecek Golf R'ın bahsi geçmemektedir.

Çünkü birincisi BMW'nin 1 serisinin top versiyonu olan M135i’ ile GTI’ı karşılaştırırsak kağıt üzerinde dahi ikiye katlamakta üçe bölmekte 4 le çarpmakta ve kalanının karekeökünü de aldığından geriye pek bir şey kalmamaktadır. Kısaca GTI, BMW’den geride kalan nalları toplama işleriyle o denli meşguldür ki Pazar gezintisine çıkmış bir station vagon gibi ağır başlılıkla pisti dolanmakta, onun hızını yersiz bir evham olarak görmekte, terleyip üşütmesin inşallah diye de ardından endişelenmektedir. Hatta GTI’daki kalkış esnasında devrede olan anti patinaj sistemi de onun yaramazlık yapıp pistin dışındaki çimenlerde eğlenirken orasını burasını kirletmesini engellemiş olmaktan son derece mutludur.

Ama BMW yapacağını yapmıştır….

Daha piste çıkmadan GTI’nin yarısı kadar fazlalığa sahip motor hacmi ve beygir gücü ile torkun boşuna olmadığını gösterecektir. Kapatılabilen antipatinaj sistemi yaramazlık yapmaya izin vermektedir. BMW önce, torque steering dersi verir arkasından gelen GTI’ya.. Nasıl mı? Çevirmenin bile bir şahin için azap olduğu, öndekilerden bile daha geniş tabanlı (Önde 225/40 arkada 245/35 R 18 ) 18” lik lastiklerle sağa sola çok savurduğundan olsa gerek GTI’nın okumakta güçlük çektiği şeyler yazmaktadır piste… Bunu çocukluk çağlarımızdan bir anıyla canlandırabiliriz de: Bisiklete ya da motorsiklete bindiğimizde bizden daha büyük yaş, beden veya kiloya sahip bir yolcu yani ağabeyiniz ya da tosuncuk bir arkadaşınız bisikletin/motorsikletin arkasında oturduğunda  gidonun bir anda hafiflediğini ve hatta pedal basmaya ya da gaz vermeye başladığımızda ise ön tekerleklerin havalandığını yaşamışsanız beni anlamanız kolaylaşacaktır. İçinizde birileri muhalefet olup “ne alakası var kardeşim bisikletin arkasına oturan ağabeyiniz ya da tosuncuk bir arkadaşınızla derse “ağabeyiniz ya da tosuncuk bir arkadaşınız”ın yerine arka aksın üzerine oturan 320 alman tosunu ya da beygirini koyarsanız bağıntı kurulmuş olur. Hatta 4,2 km’lik pistte biri formasyon, biri ısınma birisi de GTI’ı kahreden; çoklarınca yardırma tabir edilen biçimde turlamasının sonunda hiiiç de öööyle uslu çocuklar gibi 100 km’de ortalama 8.0 litre yakıt tüketemeyeceğini anlamak için alim olmak gerekmez. Ancak bu makineyi tasarlamış her yerde kasılıp duran Alaman Hanslar’ın ya matematikten haberdar olmadıkları ya da mühendisliğin temeli hendese bilmedikleri ortaya çıkmış, ve gün gibi aşikar bu hakikate arka tamponumuzla gülmüyor olmamızı beyefendiliğimize saysınlar. Sizlere saydığım gibi üç turun sonunda isterseniz 4.2+4,2+4,2 isterseniz 4,2x3 deyin sonuç matematik ve geometri kuralları gereği 12,6 olması gerekirken sonuç 36,1 çıkmıştır. Yani kilometre sayacı hatalıdır. Ancak sonradan anlaşılmış ki bu mavi M harfli olan ve kaputunun yanında şu köpek balıklarındaki gibi solungaç yarıkları olan aletlerle kırmızı ışıkta karşılaşıldığında bir kez daha destur çekilip etrafa bakılması ve orada değilmişçesine davranılması gerektiğini dilerim anlamışsınızdır. Yoook eğer delikanlılığa halel getirmem derseniz az sonra bir delikanlının daha asfalta burnu sürtülmek suretiyle ya da uzakta gözden kaybolduğu esnada yanındakine “ona avans verdim şimdi görürsün” deyip sonraki sapakta “bak buradan dönmüş, elimden kaçtı yine.“ kendinizi ve etrafınızdakileri kandırmaya çalışsanız da nafile yemez Anadolu çocuğu… Bu M’nin  Masumiyetin, mazlumluğun, M’si değil de Motorsport kelimesinin kısaltması olup “normal yolları yarış pistine çevirmeye meyilli”nin M’si gibi bir şey olduğunu biliyoruz artık. Ayrıca bu M’nin yola çıkarken elektronik stabilizatörleri kapatmak suretiyle aracın limitlerini görmek mümkün olduğundan buna cüret eden yarışçı bilgi ve tecrübesine sahip Jeremy Clarkson’un düz yolda over ve under steer’in ortaya karışığı torque steer sonrası pisti kazıdığı yetmeyip hızını alamayıp çim ve çakıl zemini de kazımaya girişen aracın kontrolünü kaybedip madara olması manasına da gelmektedir. Kısacası bu düğmelere sahip olan alet 320 beygir ve 420 Nm’lik bir canavarın tasmasını açabilen bir düğmeyse amanın oyuncak değildir oynamayın… Bir de o kilometre sayacı yere tutunmaya çalışan ve bu çalışmalar esnasında bir hayli incelen kilo kaybeden lastiklerin inlemesine, cayırtısına karnı tok, hani şu meşhur ".... tespih yapıp sallamışım" klibini canlandırmaktadır. Yetmez gibi, kilometre sayacı, patinajdan anası ağlayan lastiklerin çevresiyle eşit olarak bir turunu 1,97 cm de tamamladığına göre, pisti (3x4200)/1,97cm =pistte 6395 tur yerine 18324 kere boşa ve boşuna dönüp durduğunun resmidir ve resmi kanıtı olarak Alman Mühendisler BOŞ'una bir şey yapmaz diyenlerin utanç kaynağıdır.

Bu İngilizlerde hiç mi akıl yoktur ki pist canavarını aile sedanıyla kapıştırıp sonu başından belli bir uğurda çevreyi onca kirletecek karbon gazı salınımına ne hacet? Göz, izan(nizam değil tabiiki)akıl, mantık, matematik, aritmetik, riyaziyat artık adına ne derseniz deyin; havada karada, düzlükte bayırda, düzlükte virajda her türlü geçer diyeceğiniz BMW (-Ancak siz GOLF fanatikleri buradan sonrasını beni düşman trollerden sayarlar diye okumasın mümkünse ve cümleyi şöyle tamamlasın- üstündeki pilotuna bakmaksızın yolda tutmanın mümkünatı olmadığından Golfü ancak kağıt üzerinde geçmiştir. ) GOLF’ü  sadece geçmeyip ezip geçmiştir. Her ikisi de aşırı beslemeli olsa da 2 litrelik motor gücü 3 litreye,  dört silindir sıralı altı silindire, 230 beygir 320 beygire, 350 Newton metrelik burkma gücü, yani torku 420 Newton metreye 6 ileri şanzıman 8 ileriye geçilir geçilmesine de kağıt üzerinde ve her yerde; tartışılması abesle iştigal elbette. Fakat yıllar önce Auto Show’da okuduğum “annemin merdaneli çamaşır makinesine (Trabant)karşı Porsche 959”yazısındaki karşılaştırmaya benzese de gerçek hayatta bu yukarıda saydıklarımız değil 100 km’de yapmış olduğu tüketim, standart güvenlik donanımının zenginliği ve nihayet hangi kesimin kendisine ulaşabileceğini tespit edecek olan fiyatı belirleyicidir. Yani en çok satan araca binmek kalabalıkları takiple eşdeğerse hem en çok satan hem de mütevazı, hem kolay ulaşılmaz hem hesaplı olmalıdır ki tüm bunların hepsi bizim araçlarımızı tanımlamakta. Nasıl mı taksi,  rent a car veya şirket araçlarının sıkıcı benzerliğinden kurtuluruz? sorusunu opsiyonlarla donatılmış GOLF’lerle yanıtlarız. Ya da bu GTI yerine R yarışmaya girseydi neler olurdu diye meraklanır dururuz.

O yüzden canınızı sıkmayın şahine ve doğan görünümlü şahine, kartala boğulmuş yollarımız artık kuş muş görse içi parçalandığından ve her Allahın dakikası gökten bir tanesi olsa yine iyi çok tanesi geçip durduğundan yollarımızın her yanı delik deşik, pare paredir.  Kendisine duygu sağnağı yaşatacak olan araçlar uzun uğraşlar sonucu modifiye doğan görünümlü şahinleri her gördüğünde gerçekten de ağlamaktadır… Asfaltın anasını ağlatanlar ise bize bi şey olmaz deyip istiap haddini hududunu bilmez kamyonlardır.

Racing’e karşı Motorsport  R’a karşı M gelse ne yazar bu yollarda? Yanak genişliği üç oda bir salon olan adı üzerindeki Comfortline’ım CAN’dır. Geri kalanlar benimkisinin yanında bi deri bi kemik kalmışa benzeyen düşük profilli ya da yanaklı lastikler her daim tehdit altındadır.Bir çukur, bir tümsek bütün havasını alır, ağzını burnunu jantla bir eder.

Arkadan itişli bir araçla önden çekişli bir aracı karşılaştırmaya sokmak ömrünü masa başında tüketmiş ve boy kilo oranı standartlara meydan okuyan bir babacanla, yıllar boyunca olimpiyat yarışlarına hazırlanmış, gram fazlalığı olmayan ve boy kilo oranı mükemmel orana en yakın kişi arasındaki 100 metre yarışına benzer; bir diğer deyişle kaplumbağa ile tavşanın yarışmasına... Herkes bilir ki tavşanlar sadece yurdumuzda pek bilinmeyen alegori tarzında bir hikayedi ya da çocuklara masal yetişkinlere meseldir. Yani ki sadece burada tavşan kaybeder kaplumbağa kazanır; hadi canım sizde gerçek hayattayız nasılsa….

Bir diğer deyişle arkadan itişli araçlar yüksek performans araçlarında özellikle tercih edilen aktarma sistemidir ki, hızınızı fizik kuralları gereği azaltmadan virajı almanız mümkün değilse ve araç sürüklenecek ya da kayacaksa işte bunu kontrollü olarak yapmanızı ve hızını azaltmadan araçla sağ salim virajdan çıkmanızı sağlayacak olan ecnebilerin “oversteer”  dedikleri olay gerçekleşir ve sonucunda arka tekerlekler virajın dışına doğru kaymaya başladığında kontra yapılmamışsa virajın iç kısmına doğru spin atacağız demektir. Eğer bilgisiz ve çaresizce aracın kaydığı yana doğru direksiyon hareketi devam eder veya frene ya da debriyaja dokunursak, değişen ağırlık dengeleriyle aracın kontrolden çıkmasıyla sonlanacak bir hatanın ilk hamlesi olacak; yani bu hayatta yapacağımız mutlaka ilk hata değilse bile eğer yeterince hızlıysak son hata olacaktır.  Bir de bu durum ideal viraj çizgisini aracın ağırlık dağılımını kontrollü biçimde değiştirebileceğimiz ve insanların en büyük korkularından biri ile alay edercesine yeni zamanlarda drift  denen çılgınlığa kucak açacaktır. Peki bu yöntemi önden çekişli bir araçla uygulamak mümkün müdür? Kısaca; hayır. Çünkü bu bizim kafadan kayma dediğimiz direksiyonel hareket yapan tekerleklerin bir de üstüne vazifeymiş gibi gücü aktarma ya da çekişi sağlama işgüzarlığının doğal bir sonucudur. O halde şu soru aklımıza gelir: Sadece arkadan itişli araçlar mı yüksek hızda kontrolü mümkün ya da drift yapmaya müsaittir? Ken Block izlemeyen birisi buna hayır derse onu cehaletle itham da yerli yerindedir. Çünkü dört çeker araçlarla da bu yapılabilir. Bir çok süper spor otomobil 500 beygirin üzerinde güç üreten makinelerin gücünü aktarmak için elektronik olarak üleştirmiş, kardeş payı yapıp birileri yırtınırken ötekilerin yattığı bu dünyada üstlerine düşen yükü paylaştırıp adaletin timsali olmuşlardır.

Yaşasın adalet, yaşasın eşitlik, yaşasın halkın arabası, yaşasın 4 Motion R

4gr0vA.jpg
OqAEp4.jpg


 

Geri
Üst Alt