silvershadow
Emekli
- Katılım
- 6 May 2015
- Mesajlar
- 8,996
- Tepkime puanı
- 1,342
- İsim
- Murat İNCİ
Fanatik miyim? Dahası Golf fanatiği miyim?
Nihayetinde dört teker ve teneke eninde sonunda diye daha önce defalarca kez yazıldı...
İnsani duygular ve değerler karşısındaki pozisyonu daha fazla olamaz, altı üstü otomobil sonuçta...
Hatta vaktiyle Golf alanların içinde dahi bir Highline alanın, alamayanları aşağılamaya kalktığı çiğlikleri dahi gördüm, değil ki başka markaları hakir görenlere hayli hayli alışığım...
O araçların en değerli şeyleri olduğunu söyleyen ve ima edenler ve onu sizin de dediğiniz gibi aslında hak etmedikleri yere koyanlar fanatiklerdir...
Onların değer sıralamasında bir karışıklık olduğu kesin ve fanatizm yaşamın her alanında var...
Benim sahip olduğum en güzeli veya iyisi diyerek mala tamah edenler, er ya da geç onun kölesi de olurlar elbet...
Malın ve mülkün yalan ve bizim de değil üç yüz yıl, değil yüz yıl, değil on yıl, değil bir yıl, değil bir ay, değil bir hafta, değil bir gün, değil bir saat sonra dahi hatırlanmayacak değerde sözleri edenlerin oyalanmasıdır...
Hakiki olandan uzaklaşmak için bahaneleridir.
Söz gelimi siz fanatik bir futbol takımı taraftarısınız...
Bu takım konusunda bir dost meclisinde ileri geri konuşan birine haddini bildirmeniz gerekti, bildirir miydiniz?
Hatta iş had bildirmeyi de aştı diyelim... bu kişiyle tartışır mısınız?
Tartışma ileri boyutlara gitti kavgaya dönüştü... bu kişiyle kavga eder misiniz?
Kavga kavgadır... nereye varacağı bilinmez, çoğunda olmaz ama öyle ki kavga hayati bir hal aldı... daha ileri gider misiniz?
İşte bu sorulara vereceğiniz yanıtlar sizin fanatizminizin seviyelerini ölçeklendirebilir..
Ama benim yanıtım uğruna hayatın kendisinden başka feda edileceği pek az şeyin olduğu bu hayatta...
Çünkü hayatta değilsek bu değerleri kim yaşatacak ve sürdürecek varlığını?
sahibi olduğunuz araba, tuttuğunuz futbol takımı, doğduğunuz il ve benzeri sonun izm'lerle biten tüm her şey tehlikeli alışkanlıklardır.
Burada sanırım daha çok bilgi ve tecrübemizi konuşturuyoruz aslında,
zaman zaman arenaya dönüşebiliyor herkes kendi doğrularını yarıştırıyor sonuçta.
Bunu konuşma cesareti bulanlar doğal olarak genelde egoları güçlü karakterler
Bu nedenle Ego'lar ara sıra devreye giriyor..Tatsız tartışmalar yaşanabiliyor ama bunu genellemek sakıncalı..
Söyleyecek sözü ve ifade edecek özgüveni olanlar bunu bir de uygun bir üslupla ifade ediyorsa forum zenginleşir..
Bence küsmeyip kızmayıp ve katılıp bir iki fikrinizi ifade edin...
Fikrinizi beğenmeyenler elbette çıkacaktır ama bu sorun değil...
Ancak değerliliğini tartışamaz.. Çünkü doğru ya da yanlış bilin fikirler değerlidir.
Sizin okuyuculara bir bakış açısı katmış olmanız yeter de artar..
Şimdi yaşamın her alanında olduğu gibi burada da sizin de bildiğiniz gibi fanatikler mevcut...
Ne bu kişileri karşınıza almaya değer ne de en doğru fikre bunların sahip olduklarını sanmaları o fikirleri değerli yapar...
Gelelim bizim araçlarımız en iyidir iddiasına;
Uygun koşullarda ve uygun hızla çarpan standartlara uygun bir araçta araç gereğini yapar ve içerisindekileri korur.
ama korumuyorsa bu o aracın değil onu alırken korumayacağını bile bile alanların sorunudur aslında....ve dolayısıyla güvenliği ikinci planda tutanların sorunu başa gelince anlaşılacaktır;
fakat ne yazık ki "biz Türküz bize bir şey olmaz" anlayışı hala yaygın.....
Volvo dünyada güvenlik konusunda tartışmasız kendi kulvarını ve sınıfını yaratan bir lider...
*Bugün dünya standardı haline gelmiş ama ilk kez Volvo'nun sahip olduğu İlk üç noktadan sabitlenen emniyet kemeri
*İlk yaya ile çarpışma halinde açılan airbag.
*"tam otomatik frenli Yaya ve Bisikletli Algılaması"
Aklıma ilk gelenler ve güvenli otomobil dediğinizde çizdiği imaj bakımından Volvo belkide ilk sırada...
Fakat çooook pahalı...
Bizdeki en alttaki fiyata sahip Golf 1.2 manuel Midline Plus ile Volvo V40 T4'ün 83.470 TL'lik fiyatı arasında neredeyse 30 bin lira fark var.
Sanırım herkesin bir araçtan beklentisi ve beğeni algısı farklı... Siz Focus'u, bir diğeri İ30'u övülebilir bulur...
Bizim iddiamız ödediğimiz fiyata karşılık aldığımız güvenlik önlemleri standardı en yüksek ve sürüşü en keyifli araç olmasından öte değil...
Siz 1974 model Beetle'dan haz alırsınız ve hiç kaza yapmamışsınızdır ve başınıza da hiç gelmeyeceğini düşünüyorsanız tartışılacak bir şey kalmamıştır. Kendi doğrularınızla yaşar ve bu doğruları yalnızca ve yalnızca ciddi bir kaza yaşayana kadar yaşatırsınız...Orada hayatı sona ereceğinden dolayı... amma velakin sizinkisi ihtiyari bir kararken yanınızda olup bunları bilmeyenlerin gayrı ihtiyari hayatlarını tehlikeye atma sorumluluğunu da alıyorsunuzdur...
Bindiği aracın en iyi olduğunu daha iyi araçlar olduğunu bile bile söylemek fanatiklikse bunun farkında olmamak ahmaklıktır... ve inanıyorum ki ben ahmak değilim... fanatik hiç değilim...
Sadece burada araç almak için, aracında bulunan özellikler arasında seçim yapmak için başvuran geçerken uğrayan misafirlerimize mutlaka hakettikleri saygıyı göstererek ama kesinlikle memnun ettiğimi düşünmeyerek açıklamalarda bulunurum. Çünkü ben ne kadar ayrıntılı açıklamalarda bulunsam da nihai olarak tercihlerimiz çoğu zaman mantık değil duygusal zeminde gerçekleşir..
Kullandığımız dil bu nedenle hayal gücünü zorlamaya, alışık oldukları klişelerin dışına çıkarak farklı düşünüş ve akıl yürütme tarzları olduğunu fark ettirmeye yöneliktir.
Bir başka deyişle bir şeyden hoşlanmadıysak biz ne açıklama yaparsak yapalım aksi yönde argümanlar üretecek kadar art niyet hep vardı ve olacaktır.
Ancak iyi niyet zemininde buluştuğumuz kişiler kendilerine gösterilen seçenekleri görmeye hazır açılan kapıların ardında neler olduğunu merak etmektedirler...
Buna sahip olmayanlara değil seçenekleri göstermek bir seçenek olduğuna inandırmak dahi mümkün değildir.
Ben almadan önce tüm araçları hiç bir sempati ve hayranlığım olmadığı gibi olumsuz ön yargı ve nefretim olmaksızın test ettim...
Sonuç kesinlikle Golf'tü...
Hatta bugün kullandığım aracın opsiyonlarından bihaberken tecrübeli hocalarıma sorduğum ve fikir sahibi olduğum oldu...
Sonuç ortada...
Ben gönül borcunu ödemek üzere kalanlardan biriyim.. ve beni kast etmeseniz dahi burada bunca zamanını ve emeğini harcayarak katkıda bulunanlara haksızlık edilmesine göz yumamadım...
Kast ettiğiniz tartışma ve kavga hiç birimizin istemediği şeyler olsa dahi
herkesin kırmızı çizgileri var ve bazılarının çok bazılarının az...
Siz şimdi benimkilerden birini geçtiğiniz ve kendimi kötü hissettirdiğiniz ve sizi değerli bulduğum için açıklama gereği hissettim...
Benim aklım değil bir başkasının aklı da değerlidir dememeyi başarırsak dünyamızın en büyük sorunlarından birini geride bırakmış oluruz: kendi aklıı sevme kibirini
Satır aralarına gizlenmiş olanı okumak ise okur yazar olmakla ilgili değildir
Hele hele bir kaç dil bilmekle hiç...
Gönül gözünüzle görebileceğiniz; kulak verirseniz değil gönül verirseniz duyabileceğiniz bir fısıltıdır paylaşılan en değerli şey...
"Ben her şeyin en iyisini bilirim" diyenlerin hiç bir zaman anlayamayacağı
"Kalbi hiçbir zaman hiç bir şeyi paylaşmamış olanların paylaşamayacağı bir sır, bir gizemdir;
Egoların verdiği hızla önüne çıkan her şeyi ezip geçerken,
sözleri söyleyen ses hızından hızlı olduğundan, sözleri kendine yetişmeyecek, arkasındaki gümbürtüyü işitmeyecek ve kalbinin fısıltısının ışıktan bile hızlı olduğunu bilmeyecektir.
Saygı ve sevgilerimle kal Hocam...
Nihayetinde dört teker ve teneke eninde sonunda diye daha önce defalarca kez yazıldı...
İnsani duygular ve değerler karşısındaki pozisyonu daha fazla olamaz, altı üstü otomobil sonuçta...
Hatta vaktiyle Golf alanların içinde dahi bir Highline alanın, alamayanları aşağılamaya kalktığı çiğlikleri dahi gördüm, değil ki başka markaları hakir görenlere hayli hayli alışığım...
O araçların en değerli şeyleri olduğunu söyleyen ve ima edenler ve onu sizin de dediğiniz gibi aslında hak etmedikleri yere koyanlar fanatiklerdir...
Onların değer sıralamasında bir karışıklık olduğu kesin ve fanatizm yaşamın her alanında var...
Benim sahip olduğum en güzeli veya iyisi diyerek mala tamah edenler, er ya da geç onun kölesi de olurlar elbet...
Malın ve mülkün yalan ve bizim de değil üç yüz yıl, değil yüz yıl, değil on yıl, değil bir yıl, değil bir ay, değil bir hafta, değil bir gün, değil bir saat sonra dahi hatırlanmayacak değerde sözleri edenlerin oyalanmasıdır...
Hakiki olandan uzaklaşmak için bahaneleridir.
Söz gelimi siz fanatik bir futbol takımı taraftarısınız...
Bu takım konusunda bir dost meclisinde ileri geri konuşan birine haddini bildirmeniz gerekti, bildirir miydiniz?
Hatta iş had bildirmeyi de aştı diyelim... bu kişiyle tartışır mısınız?
Tartışma ileri boyutlara gitti kavgaya dönüştü... bu kişiyle kavga eder misiniz?
Kavga kavgadır... nereye varacağı bilinmez, çoğunda olmaz ama öyle ki kavga hayati bir hal aldı... daha ileri gider misiniz?
İşte bu sorulara vereceğiniz yanıtlar sizin fanatizminizin seviyelerini ölçeklendirebilir..
Ama benim yanıtım uğruna hayatın kendisinden başka feda edileceği pek az şeyin olduğu bu hayatta...
Çünkü hayatta değilsek bu değerleri kim yaşatacak ve sürdürecek varlığını?
sahibi olduğunuz araba, tuttuğunuz futbol takımı, doğduğunuz il ve benzeri sonun izm'lerle biten tüm her şey tehlikeli alışkanlıklardır.
Burada sanırım daha çok bilgi ve tecrübemizi konuşturuyoruz aslında,
zaman zaman arenaya dönüşebiliyor herkes kendi doğrularını yarıştırıyor sonuçta.
Bunu konuşma cesareti bulanlar doğal olarak genelde egoları güçlü karakterler
Bu nedenle Ego'lar ara sıra devreye giriyor..Tatsız tartışmalar yaşanabiliyor ama bunu genellemek sakıncalı..
Söyleyecek sözü ve ifade edecek özgüveni olanlar bunu bir de uygun bir üslupla ifade ediyorsa forum zenginleşir..
Bence küsmeyip kızmayıp ve katılıp bir iki fikrinizi ifade edin...
Fikrinizi beğenmeyenler elbette çıkacaktır ama bu sorun değil...
Ancak değerliliğini tartışamaz.. Çünkü doğru ya da yanlış bilin fikirler değerlidir.
Sizin okuyuculara bir bakış açısı katmış olmanız yeter de artar..
Şimdi yaşamın her alanında olduğu gibi burada da sizin de bildiğiniz gibi fanatikler mevcut...
Ne bu kişileri karşınıza almaya değer ne de en doğru fikre bunların sahip olduklarını sanmaları o fikirleri değerli yapar...
Gelelim bizim araçlarımız en iyidir iddiasına;
Uygun koşullarda ve uygun hızla çarpan standartlara uygun bir araçta araç gereğini yapar ve içerisindekileri korur.
ama korumuyorsa bu o aracın değil onu alırken korumayacağını bile bile alanların sorunudur aslında....ve dolayısıyla güvenliği ikinci planda tutanların sorunu başa gelince anlaşılacaktır;
fakat ne yazık ki "biz Türküz bize bir şey olmaz" anlayışı hala yaygın.....
Volvo dünyada güvenlik konusunda tartışmasız kendi kulvarını ve sınıfını yaratan bir lider...
*Bugün dünya standardı haline gelmiş ama ilk kez Volvo'nun sahip olduğu İlk üç noktadan sabitlenen emniyet kemeri
*İlk yaya ile çarpışma halinde açılan airbag.
*"tam otomatik frenli Yaya ve Bisikletli Algılaması"
Aklıma ilk gelenler ve güvenli otomobil dediğinizde çizdiği imaj bakımından Volvo belkide ilk sırada...
Fakat çooook pahalı...
Bizdeki en alttaki fiyata sahip Golf 1.2 manuel Midline Plus ile Volvo V40 T4'ün 83.470 TL'lik fiyatı arasında neredeyse 30 bin lira fark var.
Sanırım herkesin bir araçtan beklentisi ve beğeni algısı farklı... Siz Focus'u, bir diğeri İ30'u övülebilir bulur...
Bizim iddiamız ödediğimiz fiyata karşılık aldığımız güvenlik önlemleri standardı en yüksek ve sürüşü en keyifli araç olmasından öte değil...
Siz 1974 model Beetle'dan haz alırsınız ve hiç kaza yapmamışsınızdır ve başınıza da hiç gelmeyeceğini düşünüyorsanız tartışılacak bir şey kalmamıştır. Kendi doğrularınızla yaşar ve bu doğruları yalnızca ve yalnızca ciddi bir kaza yaşayana kadar yaşatırsınız...Orada hayatı sona ereceğinden dolayı... amma velakin sizinkisi ihtiyari bir kararken yanınızda olup bunları bilmeyenlerin gayrı ihtiyari hayatlarını tehlikeye atma sorumluluğunu da alıyorsunuzdur...
Bindiği aracın en iyi olduğunu daha iyi araçlar olduğunu bile bile söylemek fanatiklikse bunun farkında olmamak ahmaklıktır... ve inanıyorum ki ben ahmak değilim... fanatik hiç değilim...
Sadece burada araç almak için, aracında bulunan özellikler arasında seçim yapmak için başvuran geçerken uğrayan misafirlerimize mutlaka hakettikleri saygıyı göstererek ama kesinlikle memnun ettiğimi düşünmeyerek açıklamalarda bulunurum. Çünkü ben ne kadar ayrıntılı açıklamalarda bulunsam da nihai olarak tercihlerimiz çoğu zaman mantık değil duygusal zeminde gerçekleşir..
Kullandığımız dil bu nedenle hayal gücünü zorlamaya, alışık oldukları klişelerin dışına çıkarak farklı düşünüş ve akıl yürütme tarzları olduğunu fark ettirmeye yöneliktir.
Bir başka deyişle bir şeyden hoşlanmadıysak biz ne açıklama yaparsak yapalım aksi yönde argümanlar üretecek kadar art niyet hep vardı ve olacaktır.
Ancak iyi niyet zemininde buluştuğumuz kişiler kendilerine gösterilen seçenekleri görmeye hazır açılan kapıların ardında neler olduğunu merak etmektedirler...
Buna sahip olmayanlara değil seçenekleri göstermek bir seçenek olduğuna inandırmak dahi mümkün değildir.
Ben almadan önce tüm araçları hiç bir sempati ve hayranlığım olmadığı gibi olumsuz ön yargı ve nefretim olmaksızın test ettim...
Sonuç kesinlikle Golf'tü...
Hatta bugün kullandığım aracın opsiyonlarından bihaberken tecrübeli hocalarıma sorduğum ve fikir sahibi olduğum oldu...
Sonuç ortada...
Ben gönül borcunu ödemek üzere kalanlardan biriyim.. ve beni kast etmeseniz dahi burada bunca zamanını ve emeğini harcayarak katkıda bulunanlara haksızlık edilmesine göz yumamadım...
Kast ettiğiniz tartışma ve kavga hiç birimizin istemediği şeyler olsa dahi
herkesin kırmızı çizgileri var ve bazılarının çok bazılarının az...
Siz şimdi benimkilerden birini geçtiğiniz ve kendimi kötü hissettirdiğiniz ve sizi değerli bulduğum için açıklama gereği hissettim...
Benim aklım değil bir başkasının aklı da değerlidir dememeyi başarırsak dünyamızın en büyük sorunlarından birini geride bırakmış oluruz: kendi aklıı sevme kibirini
Satır aralarına gizlenmiş olanı okumak ise okur yazar olmakla ilgili değildir
Hele hele bir kaç dil bilmekle hiç...
Gönül gözünüzle görebileceğiniz; kulak verirseniz değil gönül verirseniz duyabileceğiniz bir fısıltıdır paylaşılan en değerli şey...
"Ben her şeyin en iyisini bilirim" diyenlerin hiç bir zaman anlayamayacağı
"Kalbi hiçbir zaman hiç bir şeyi paylaşmamış olanların paylaşamayacağı bir sır, bir gizemdir;
Egoların verdiği hızla önüne çıkan her şeyi ezip geçerken,
sözleri söyleyen ses hızından hızlı olduğundan, sözleri kendine yetişmeyecek, arkasındaki gümbürtüyü işitmeyecek ve kalbinin fısıltısının ışıktan bile hızlı olduğunu bilmeyecektir.
Saygı ve sevgilerimle kal Hocam...
Moderatör tarafında düzenlendi: