Semih Hocam, benim hiç 2. el aracım olmadı. Neden mi?
Ehliyeti yeni aldığımda acemilik korkusu ile 2. el araca yönelmiştim. O zamanlar Murat 124, Şahin, Doğan, Anadol ve Torosların dönemiydi, ha bi de Doğan görünümlü Şahin'ler vardı, o zamanları bilenler bilir. Bizim gözümüz 2. el golf'lerdeydi. (Sıfır golf demiyorum, o zamanlar bizim için bu hayal değil, ufo görmek gibi birşeydi.)
Neyse, buldum bir 2. el golf, hemen çıktım işyerinden, Manisa'da yeni işe başladığım yıllar, araç yok, elim ile otostop yaptım bir araca. Manisa-İzmir yolunun kaza oranı çok yüksekti o dönem ve bana denk geldi, gözümü Bornova'da bir polis otosunun içinde açtım, ilk olarak sürücüyü sormuşum polislere, "iyi" demişler, sonra Golf gelmiş aklıma ki "tüh kaçırdım" demişim. "Neyi kaçırdın" demiş polisler, sessiz kalmışım, kendime tam gelince polisler anlattı. Sonra, kaza anında başımdan darbe almamın da etkisiyle sanırım
, Golf'e çok benzettiğim Lada Samara aldım, sıfır, tabii o zamanlar moda olan teslim dönemi çekilişli ve 36 ay taksitli. Ama ne yalan söyleyim çok memnun kaldım, 3K'sı çok iyiydi. Koltukları, Kaloriferi ve Kaçması...
Biz öyle dönemler yaşadık, öyle dönemler gördük ki Semih Hocam, sabretmek yaşam tarzımız haline geldi. İyiyi görmek, en azından senden sonraki nesle iyiyi gösterebilmek için prensiplerinden vazgeçmemek, sabırla uygulamak gerekiyor. İnsana verilen değer herşeyden önce gelmeli, 3 ay beklemek nedir ki? Müşteriyi kandırır yönde bir problem çıkarsa hiç düşünmeden yine aynı şeyi yaparım.
Her müşteri, göstereceği tavırla diğer müşterilere gösterilecek değerin belirleyicisi olmaktadır çünkü.
Saygılar...