Dün maalesef hayatımın en talihsiz günlerinden birini yaşadım.
Kendimi bildim bileli evcil bir hayvanım oldu; sokak hayvanlarıyla ilgili sosyal sorumluluk projelerinde yer aldım; barınaklara kontrole gittik vs. Uzun lafın kısası, hayvanlara gerçekten çok önem veriyorum. Hatta yeri geliyor insanlardan daha değerli olduklarını düşünüyorum.
Fakat dün elimle ölü böcek dahi alamayan ben kaputun altından yanmış bir kedi çıkarmak zorunda kaldım. Ve şuan bunları kokusu hâlâ genzimde, kucağımda kendi kedim varken tarifsiz bir buruklukla yazıyorum.
Evden 10 kilometre ötedeki bir yerde işlerim vardı. Arabadan ayrılıp yarım saatte onları halletim. Daha sonra geri dönerken, yağmurlu ve yoğun trafikli bir şekilde ilerlerken 8-9 kilometre sonra tuhaf bir yanık kokusu gelmeye başladı.
Hemen sağa çektim ve kaputu açtım; biraz duman geliyordu. Gözle kontrol yaparken motor kapağının yanında tüyleri gördüm; hemen kapağı söktüm ve lütfen canlı olsun diye iç geçirdim fakat çok geçti. Hayvancağız kupkuru olmuştu. Iş başa düşmüştü ve kediyi çıkarmam gerekiyordu. Uzanıp alabilmek için de kokusunu genzime çekmem gerekiyordu zira elim zor uzanıyordu sıkıştığı yere. Hayvancağızı çektim ve bir kıtırtı duydum (dikkat, buradan sonrası çok detaya girmek istemesem de biraz mide bulandırıcı).
Kedinin gövdesi, kafası eksik geldi. Kafası sıkıştığı yerde kalmıştı. Ön ayakları kömür gibi olmuş; göğüs kafesi bayağı yanmıştı. Kim bilir nasıl acı çekti zavallı. Bunun şokunu ve o kokuyu solurken elimin sıcak motordan dolayı eldivensiz giremeyeceğini anlayıp hemen yakındaki marketten bulaşık eldiveni aldım. Eldiveni 2 kat takıp kafasını çıkarmak için epey uğraştım; çünkü hem elim zor sığıyor hareket kabiliyetim çok az hem de kafası fena hâlde sıkışmış. Sanırım kediyi bir şekilde fark edebilseydik dahi itfaiye ya da yol yardımla ancak çıkarabilirdik. 10 dakika kadar uğraştıktan sonra el yordamıyla sonunda kafasını da çıkardım ve gömecek bir alan ya da kürek vs olmadığı için poşetleyip çöpe attım hayvancağızı.
Yavru da değildi, hava da aman aman soğuk değildi; 8-9 derece idi. Neden girdi ki oraya, ne zaman nasıl girdi, nasıl fark edemedik diye diye gözüme uyku girmedi.
İlk defa başıma böyle bir şey geliyor. Bundan sonra mutlaka her seferinde kaputa vuracağım, kornaya basacağım, kaputu açıp bakacağım. Görüntüsü ve kokusu gözümün önünden gitmiyor.
Umarım hiçkimse böyle bir şey yaşamaz ve aracı çalıştırmadan önce kaputun altını kontrol eder.
Kokuyu gidermek için ya da başka bir kontrol yöntemi tavsiyeniz varsa lütfen paylaşın arkadaşlar...
Kendimi bildim bileli evcil bir hayvanım oldu; sokak hayvanlarıyla ilgili sosyal sorumluluk projelerinde yer aldım; barınaklara kontrole gittik vs. Uzun lafın kısası, hayvanlara gerçekten çok önem veriyorum. Hatta yeri geliyor insanlardan daha değerli olduklarını düşünüyorum.
Fakat dün elimle ölü böcek dahi alamayan ben kaputun altından yanmış bir kedi çıkarmak zorunda kaldım. Ve şuan bunları kokusu hâlâ genzimde, kucağımda kendi kedim varken tarifsiz bir buruklukla yazıyorum.
Evden 10 kilometre ötedeki bir yerde işlerim vardı. Arabadan ayrılıp yarım saatte onları halletim. Daha sonra geri dönerken, yağmurlu ve yoğun trafikli bir şekilde ilerlerken 8-9 kilometre sonra tuhaf bir yanık kokusu gelmeye başladı.
Hemen sağa çektim ve kaputu açtım; biraz duman geliyordu. Gözle kontrol yaparken motor kapağının yanında tüyleri gördüm; hemen kapağı söktüm ve lütfen canlı olsun diye iç geçirdim fakat çok geçti. Hayvancağız kupkuru olmuştu. Iş başa düşmüştü ve kediyi çıkarmam gerekiyordu. Uzanıp alabilmek için de kokusunu genzime çekmem gerekiyordu zira elim zor uzanıyordu sıkıştığı yere. Hayvancağızı çektim ve bir kıtırtı duydum (dikkat, buradan sonrası çok detaya girmek istemesem de biraz mide bulandırıcı).
Kedinin gövdesi, kafası eksik geldi. Kafası sıkıştığı yerde kalmıştı. Ön ayakları kömür gibi olmuş; göğüs kafesi bayağı yanmıştı. Kim bilir nasıl acı çekti zavallı. Bunun şokunu ve o kokuyu solurken elimin sıcak motordan dolayı eldivensiz giremeyeceğini anlayıp hemen yakındaki marketten bulaşık eldiveni aldım. Eldiveni 2 kat takıp kafasını çıkarmak için epey uğraştım; çünkü hem elim zor sığıyor hareket kabiliyetim çok az hem de kafası fena hâlde sıkışmış. Sanırım kediyi bir şekilde fark edebilseydik dahi itfaiye ya da yol yardımla ancak çıkarabilirdik. 10 dakika kadar uğraştıktan sonra el yordamıyla sonunda kafasını da çıkardım ve gömecek bir alan ya da kürek vs olmadığı için poşetleyip çöpe attım hayvancağızı.
Yavru da değildi, hava da aman aman soğuk değildi; 8-9 derece idi. Neden girdi ki oraya, ne zaman nasıl girdi, nasıl fark edemedik diye diye gözüme uyku girmedi.
İlk defa başıma böyle bir şey geliyor. Bundan sonra mutlaka her seferinde kaputa vuracağım, kornaya basacağım, kaputu açıp bakacağım. Görüntüsü ve kokusu gözümün önünden gitmiyor.
Umarım hiçkimse böyle bir şey yaşamaz ve aracı çalıştırmadan önce kaputun altını kontrol eder.
Kokuyu gidermek için ya da başka bir kontrol yöntemi tavsiyeniz varsa lütfen paylaşın arkadaşlar...