Benim aracımı öyle ya da böyle muhakkak yükseltmem gerekiyor. Konuya geçtiğimiz hafta sonu yaşadıklarımla beraber uzun bir güncel çekeyim
Bir önceki hafta yollar kapalı olduğu için köye gitmeme kararı almıştım. Bu hafta köydeki akrabadan "kepçe geldi yolu açtı" mesajını alınca hafta içini köyün hayâlini kurarak geçirdim ve Cumartesi sabahı yüzümde bir tebessümle çıktım yola
Kapıdan kapıya 101 kilometre yolum var. Yukarıda 2000 metrelik Akdağ. Uzun zamandır ilk defa yalnız başıma kaçamak yaptığım için ve 20 yıl sonra ilk defa kullanacağım kayaklar arabada olduğu için mutlu ve heyecanlıyım.
Ladik halkı yağan aşırı kardan dolayı perişan olmuş. Ladik'ten köye 28 kilometre daha yolum var; devam ediyorum. Erzincan/Erzurum ana yolundan köy yoluna sapınca yolda kar başlıyor; kar kalınlığı az ve çekiş güzel.
Arkama Akdağ'ı sola Ladik Gölü'nü alıp küçük bir fotoğraf molası veriyorum ve aşağıdaki kareler çıkıyor:
Anayoldan ayrıldıktan sonraki 3 kilometrede hiçbir sorun yok. Yolu 4-5 köy birden kullandığı için yol gayet iyi.
Fakat bu sapaktan sonraki 10 kilometrelik yolda aşağıdaki manzara başlıyor; yolu sadece 2 köy kullandığı için daha bakir fakat Golf bana mısın demiyor ve gayet güzel ilerliyor.
Greyder geçip bırakmış. Yol tek şerit fakat hiç gelen giden olmadığı için şanslıyım. 5 yaşındaki telefonla amatör fotoğrafçılığa devam.
Derken köyümüzden bir önceki köyün rampasını 2 seferde deneyerek çıkıyorum. Burada durumun ciddiyetini anlıyorum: Lastikte eğimleri tırmanacak tutuş yok, zincirim de yok. Yolda kalabilme gerçeği hâlâ aklıma gelmiyor zira araba bir şekilde yolun ortasındaki kara altı sürtse de gidiyor. Bu noktadan sonra köye 2 kilometrem var. Yavaşlamamam gerektiğini anlıyorum ve 2. viteste son gaz ralli yapar gibi araba bir o tarafa bir bu tarafa yumuşak bir şekilde savrula savrula acayip keyif alarak gidiyorum. Bu iki kilometrelik bölüm görece düz ve ertesi gün başıma bela olacak kısa bir inişe sahip.
Bu inişle beraber köyün girişi olan çamlık başlıyor ve burası daha çok gölgede kaldığından mıdır, greydercinin beceriksizliğinden midir nedir yolun ortasındaki kar acayip yüksek. Araba direkt kara oturuyor. 1 denedim 2 denedim 3 denedim olmadı. Eve 1 kilometre kaldı...
Geri geri gidip en uygun yerde arabayı bırakıp çantalarımı alıp akrabamın evine yürüdüm.
Arabayı bıraktığım yer ve arkadaşımın ev hediyesi diye aldığı Dunlop kışlık lastiklerin hâli:
Akranım olan akrabamla kürekleri aldık yolu düzelteceğiz veya kaldığı yerde kürekle müdahale edeceğiz diye yola çıktık. Ahırları yıkılan perişan Anguslar ve köyden birkaç kare ile yol hikâyesine kısa bir mola...
Neyse, yolu biraz kendimizce düzelttik; arabayı yokuş aşağı kaptırdım girdim. Yok, yine geçemedim. Geri gittim; karter korumanın izi yolun ortasındaki karda metrelerce gidiyor bu sefer yavaş yavaş denedim. Yine yok; ve bu sefer araba yerinden kıpırdamıyor. İtmeyle, zıplamayla, kürekle açmayla vs dahi kımıldatmak mümkün değil.
Köyden motor (traktör) bulup çekelim diyoruz ama arabada halat var mı bilmiyorum. Bakıyoruz var. Ama ne yok? O halatı bağlayabileceğimiz çeki çubuğu/kancası yok! Daha önce hiç ihtiyacım olmadığı için bakmak dahi aklıma gelmemişti; meğer arabada hiç yokmuş Bu parçayı kim, neden alır anlamadım. İşin ilginci internette yok; ya yetkili servisten alacağım ya da yaptıracağım...
Neyse, traktörü bulduk ama arabaya önden bağlayacak yer yok. Traktörün arabanın arkasına geçme şekli de yok. Arabaya bakıp kara kara düşünürken arkadan greyder geldi. Greyderin içinde ahırı çöküp yüzlerce hayvanı donma tehlikesi geçiren eski muhtar... Bu hayvanları donmadan götürsün diye gelecek kamyona yol açmaya gelmişler. Dedik böyle böyle.
Tamam, dediler, bağlayın halatı geri geri çekelim sizi yukarıda aracı bıraktığım fotoğraftaki aynı yere kadar (taş çatlasın 300 metre). Halatı dingille şasenin bağlandığı sağlam bir yere bağladık ve çektiler. Sorun yok. Greyder yolu daha iyi kürüyerek gitti.
Köydeki karla mücadeleye yardıma biz de gittik; daha çok makine çalıştı biz izledik falan derken kamyon Golf'ü bıraktığım yerden aşağı inerken kayar mayar, dediler, arabanı oradan al. Aldım, köy meydanına geldim. Greyder akrabamın evinin yolunu da açacak diye takıldım peşine gittim.
Yol ayrımında bıraktım aracı. Greyder köy meydanına geri döneceği zaman, halaoğlu ben buradan geçemem, sonraki köyün yolunu açacam, arabayı az öteye çek, dedi. Tamam, çekelim gardaş. Çekelim de araba yine kaldı yolun ortasında Greyder gitti. Hava karardı, -4 derece soğuk. Oraya git buraya gel, arabaya bak, yola bak, kürek al, 20.000 adıma yakın yürümüşüm, sabrımın sınırlarındayım. Deniyorum deniyorum yok; yine aynı manzara. Yine çaresizlik.
Bu sefer arkamızda kalan köy meydanına yürüyüp başka bir traktörden yardım istiyoruz ve sağolsun o da geri geri çekiyor. Köy meydanında aracı bırakıp eve gidiyorum.
Ertesi sabah hem çıkamayacağımı düşündüğüm köyün çıkışındaki eğimin yol durumuna bakıyorum hem de arabanın altını, orasını burasını inceliyorum. Arabanın altında bir sorun yok gibi görünüyor ama yolda denk geldiğim plastik parçaları biraz endişe veriyor... Neyse, bu yoldan geri gitmem mümkün değil, yolun ortasında yine kar birikintileri var ve yokuş... Ya Samsun'dan 100 km git 100 km gel babamı rahatsız edeceğim arabayı bırakıp onla döneceğim; ya da müdürüme durumu açıklayıp 1-2 gün evden çalışıp yol durumu düzelince Samsun'a döneceğim... derken köyden başka bir akrabanın Samsun'a gideceğini öğrendim. Araç Opel Astra olsa da adam oranın yerlisi, zinciri vs her şey tam takım. Golf'ü köyde bırakıp onunla gitmeye karar verdim. Arabayı çalıştırıp Astra'nın yerine çektim; sevindirici bir haber olarak o kadar hırpalanmadan ve soğuktan sonra herhangi bir anormallik yoktu.
Dönelim konumuza, ben bu aracı 3-4 cm nasıl yükseltebilirim
Ve şu araç hakkında ne düşünüyorsunuz: https://www.sahibinden.com/ilan/vas...-4x4-dizel-otomatik-sportage-987458446/detay/
Bir önceki hafta yollar kapalı olduğu için köye gitmeme kararı almıştım. Bu hafta köydeki akrabadan "kepçe geldi yolu açtı" mesajını alınca hafta içini köyün hayâlini kurarak geçirdim ve Cumartesi sabahı yüzümde bir tebessümle çıktım yola
Kapıdan kapıya 101 kilometre yolum var. Yukarıda 2000 metrelik Akdağ. Uzun zamandır ilk defa yalnız başıma kaçamak yaptığım için ve 20 yıl sonra ilk defa kullanacağım kayaklar arabada olduğu için mutlu ve heyecanlıyım.
Ladik halkı yağan aşırı kardan dolayı perişan olmuş. Ladik'ten köye 28 kilometre daha yolum var; devam ediyorum. Erzincan/Erzurum ana yolundan köy yoluna sapınca yolda kar başlıyor; kar kalınlığı az ve çekiş güzel.
Arkama Akdağ'ı sola Ladik Gölü'nü alıp küçük bir fotoğraf molası veriyorum ve aşağıdaki kareler çıkıyor:
Anayoldan ayrıldıktan sonraki 3 kilometrede hiçbir sorun yok. Yolu 4-5 köy birden kullandığı için yol gayet iyi.
Fakat bu sapaktan sonraki 10 kilometrelik yolda aşağıdaki manzara başlıyor; yolu sadece 2 köy kullandığı için daha bakir fakat Golf bana mısın demiyor ve gayet güzel ilerliyor.
Greyder geçip bırakmış. Yol tek şerit fakat hiç gelen giden olmadığı için şanslıyım. 5 yaşındaki telefonla amatör fotoğrafçılığa devam.
Derken köyümüzden bir önceki köyün rampasını 2 seferde deneyerek çıkıyorum. Burada durumun ciddiyetini anlıyorum: Lastikte eğimleri tırmanacak tutuş yok, zincirim de yok. Yolda kalabilme gerçeği hâlâ aklıma gelmiyor zira araba bir şekilde yolun ortasındaki kara altı sürtse de gidiyor. Bu noktadan sonra köye 2 kilometrem var. Yavaşlamamam gerektiğini anlıyorum ve 2. viteste son gaz ralli yapar gibi araba bir o tarafa bir bu tarafa yumuşak bir şekilde savrula savrula acayip keyif alarak gidiyorum. Bu iki kilometrelik bölüm görece düz ve ertesi gün başıma bela olacak kısa bir inişe sahip.
Bu inişle beraber köyün girişi olan çamlık başlıyor ve burası daha çok gölgede kaldığından mıdır, greydercinin beceriksizliğinden midir nedir yolun ortasındaki kar acayip yüksek. Araba direkt kara oturuyor. 1 denedim 2 denedim 3 denedim olmadı. Eve 1 kilometre kaldı...
Geri geri gidip en uygun yerde arabayı bırakıp çantalarımı alıp akrabamın evine yürüdüm.
Arabayı bıraktığım yer ve arkadaşımın ev hediyesi diye aldığı Dunlop kışlık lastiklerin hâli:
Akranım olan akrabamla kürekleri aldık yolu düzelteceğiz veya kaldığı yerde kürekle müdahale edeceğiz diye yola çıktık. Ahırları yıkılan perişan Anguslar ve köyden birkaç kare ile yol hikâyesine kısa bir mola...
Neyse, yolu biraz kendimizce düzelttik; arabayı yokuş aşağı kaptırdım girdim. Yok, yine geçemedim. Geri gittim; karter korumanın izi yolun ortasındaki karda metrelerce gidiyor bu sefer yavaş yavaş denedim. Yine yok; ve bu sefer araba yerinden kıpırdamıyor. İtmeyle, zıplamayla, kürekle açmayla vs dahi kımıldatmak mümkün değil.
Köyden motor (traktör) bulup çekelim diyoruz ama arabada halat var mı bilmiyorum. Bakıyoruz var. Ama ne yok? O halatı bağlayabileceğimiz çeki çubuğu/kancası yok! Daha önce hiç ihtiyacım olmadığı için bakmak dahi aklıma gelmemişti; meğer arabada hiç yokmuş Bu parçayı kim, neden alır anlamadım. İşin ilginci internette yok; ya yetkili servisten alacağım ya da yaptıracağım...
Neyse, traktörü bulduk ama arabaya önden bağlayacak yer yok. Traktörün arabanın arkasına geçme şekli de yok. Arabaya bakıp kara kara düşünürken arkadan greyder geldi. Greyderin içinde ahırı çöküp yüzlerce hayvanı donma tehlikesi geçiren eski muhtar... Bu hayvanları donmadan götürsün diye gelecek kamyona yol açmaya gelmişler. Dedik böyle böyle.
Tamam, dediler, bağlayın halatı geri geri çekelim sizi yukarıda aracı bıraktığım fotoğraftaki aynı yere kadar (taş çatlasın 300 metre). Halatı dingille şasenin bağlandığı sağlam bir yere bağladık ve çektiler. Sorun yok. Greyder yolu daha iyi kürüyerek gitti.
Köydeki karla mücadeleye yardıma biz de gittik; daha çok makine çalıştı biz izledik falan derken kamyon Golf'ü bıraktığım yerden aşağı inerken kayar mayar, dediler, arabanı oradan al. Aldım, köy meydanına geldim. Greyder akrabamın evinin yolunu da açacak diye takıldım peşine gittim.
Yol ayrımında bıraktım aracı. Greyder köy meydanına geri döneceği zaman, halaoğlu ben buradan geçemem, sonraki köyün yolunu açacam, arabayı az öteye çek, dedi. Tamam, çekelim gardaş. Çekelim de araba yine kaldı yolun ortasında Greyder gitti. Hava karardı, -4 derece soğuk. Oraya git buraya gel, arabaya bak, yola bak, kürek al, 20.000 adıma yakın yürümüşüm, sabrımın sınırlarındayım. Deniyorum deniyorum yok; yine aynı manzara. Yine çaresizlik.
Bu sefer arkamızda kalan köy meydanına yürüyüp başka bir traktörden yardım istiyoruz ve sağolsun o da geri geri çekiyor. Köy meydanında aracı bırakıp eve gidiyorum.
Ertesi sabah hem çıkamayacağımı düşündüğüm köyün çıkışındaki eğimin yol durumuna bakıyorum hem de arabanın altını, orasını burasını inceliyorum. Arabanın altında bir sorun yok gibi görünüyor ama yolda denk geldiğim plastik parçaları biraz endişe veriyor... Neyse, bu yoldan geri gitmem mümkün değil, yolun ortasında yine kar birikintileri var ve yokuş... Ya Samsun'dan 100 km git 100 km gel babamı rahatsız edeceğim arabayı bırakıp onla döneceğim; ya da müdürüme durumu açıklayıp 1-2 gün evden çalışıp yol durumu düzelince Samsun'a döneceğim... derken köyden başka bir akrabanın Samsun'a gideceğini öğrendim. Araç Opel Astra olsa da adam oranın yerlisi, zinciri vs her şey tam takım. Golf'ü köyde bırakıp onunla gitmeye karar verdim. Arabayı çalıştırıp Astra'nın yerine çektim; sevindirici bir haber olarak o kadar hırpalanmadan ve soğuktan sonra herhangi bir anormallik yoktu.
Dönelim konumuza, ben bu aracı 3-4 cm nasıl yükseltebilirim
Ve şu araç hakkında ne düşünüyorsunuz: https://www.sahibinden.com/ilan/vas...-4x4-dizel-otomatik-sportage-987458446/detay/