Kesinlikle doğru tespit hocam. Nasıl yağ kalınlıklarından bahsediliyorsa 0-30, 10-40 vs. gibi, ayrıca yağların kullanıldığı iklim şartlarına göre belli sıcaklıklara optime edilmiş viskoziteleri mevcuttur. Viskozite, bir sıvının katmanları arasından geçirgenlik direnci olarak tanımlanabilir. Örneğin 20 derecede bir şişe yağ ele alalım. İçine küçük bir metal bilye bırakalım. Bilyenin dibe ulaşması için geçen süre, 60 derecedeki yağın süresinden daha uzun olacaktır. Yani geçirgenlik düşük sıcaklıklarda daha düşüktür. Viskozite yüksektir. Sıcaklık arttıkça yağın viskozitesi düşer, geçirgenliği ters orantılı olarak artar. Viskozitenin azalmasının avantajları şu şekilde sıralanabilir. Daha iyi ıslanabilmek yetisinden dolayı daha iyi yağlama. Geçirgenliğin artmasından ötürü, daha küçük ve ulaşılması zor noktalara ulaşabilme. Daha düşük sürünmeden dolayı, motor&şanzıman ikilisine daha daha az viskoz gerilim katsayısı. Yani yakıt tasarrufu ve daha düşük sürtünmeyle daha yüksek güç.
Gelelim dezavantajlarına, yağ çok ısınırsa yağlama özelliğini kaybetmeye başlar. Viskozitesi çok düşeceği için, piston&silindir boşluğundan (genelde milimetrenin 10da 2si kadardır) yanma odasına sızmaya başlar. Bu durumda yağ yakmaya ve eksiltmeye başlarız. Turbo şarjlı, aşırı beslemeli otto çevrimli motorların klasik sorunu da budur.
Artık çoğu arabada, kartel muhafazası, aracın hareketi sonucu oluşan hava sirkülasyonunun taşınımı ile kendini soğuttuğundan, saatlerce 6000-7000 devir çevirtmiyorsanız yağın aşırı ısınması pek olası değildir.
Saygıdeğer Umut hocamın bahsettiği ve uyguladığı yöntem gerçekten de çoğu kişinin bilmediği bir doğru bir tespittir. Yağ, 80-150 derece arasında maksimum verimi sağlar. Özellikle kış aylarında bu konuya dikkat etmek, uzun vadede motor sağlığını korumak açısından oldukça önemlidir.
Biraz uzun olsa da okuduğunuz için teşekkürler
Sent from my iPhone using Tapatalk