geçtiğimiz pazar-çarşamba arası benim ilk göz ağrım puntomuzla 500 km kadar yol kat ettik. çoğunda hanım kullandı, bi kaç yerde sıcaktan bunalınca ben geçtim
benim ilk aracım, alın terimle aldığım, kredisini öderken aç kaldığım, 5 sene nazımı çeken, karda kışta açıkta bırakmayan, dizel ve öfkeli, çoğu aracı yokuşlarda çaresiz bırakan punto evo'm...
seni inan hala çok seviyorum ama..
üzerine gül kokladığımı düşünme sakın. hanımın da artık arabası olması gerekiyordu ve gözüm gibi baktığım tertemiz halinle seni onun ellerine teslim edip golf'le tanıştım 20 gün önce
onunla geçirdiğim 850 km'nin ardından şunu anlamışım ki;
onun yolda gidişi, sessizliği, koltuklarının konforu, hızlı trenvari hızlanması, teknolojisi çok farklı
sen azıcık daha rahatsızsın, gürültülüsün kabul etmek zorundayız
bu bi ayrılık yazısı değil ama itiraf edeyim maviş'imi çok özlemişim
senin gibi özel bi araçtan sonra beni ne mutlu eder, yerini ne doldurur diyordum
octavia, astra, mazda 3, v40 testlerinden ve incelemelerinden sonra; yıllarca ön yargıyla baktığım, nesini büyütüyorlar bu kadar dediğim golf, bugüne kadar sahip olduğum en özel şey oldu.
babamın almanya'da geçirdiği 28 senenin ardından, hep alman ürünleriyle geçen çocukluğum, sürekli mükemmeli hedefleyen dizaynları, sağlamlıkları, kusursuzlukları golf'e iliklerine kadar yansımış. babamı bayiden aldığım gün bindirdim ve dediği şey
"nasıl araba yapmışlar böyle.."
ben sende çok farklı duygular yaşadım puntocum. aracımın benim için hep özel olmasını, bana özel şeyler hissettirmesini isterdim
golf bana fazlasıyla hissettiriyor bu duyguları
Allah herkese böyle özel bir aracı nasip etsin
saygılar...